Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin adayı Muhittin Böcek’in seçim kampanyasında kullandığı sloganlardan biri de, “Hatırla Antalya” oldu.

Başkan Böcek, AKP’nin Antalya Büyükşehir Belediyesi’ni yönettiği dönemlerde yapılan yanlışlara dikkat çekip, bunlardan bazılarını nasıl düzelttiğini anlatmaya çalışıyor. Bunlar genellikle son 10 yılda yapılanlar. Bu anımsatma bizi biraz daha gerilere 20 yıl öncesine götürdü. Kamunun ve Antalya’nın parasının bir kişinin ya da firmaya haksız yere nasıl verildiğini hatırladık.

AKP’nin çok övündüğü “Yap – İşlet – Devret” ya da “Müşteri Garantılı, “Geçiş Garantili” ilk başarısız uygulama Antalya’da yaşandı.

Bugün haklı olarak Çanakkale Köprüsü, Osmangazi ve Yavuz Selim Köprüsü’ndeki araç geçiş garantisi yüzünden devletin uğradığı korkunç boyuttaki zarar gündemde. CHP Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül, Çanakkale Köprüsü’nden yıllık 16 milyon araç garantisi verildiğini, oysa 6.2 milyon araç geçtiğini, aradaki fark nedeniyle devletin kasasından ekstra 11.7 milyar lira çıktığını açıkladı.

Bu gidişle Çanakkale Köprüsü’nü yapan yatırımcı grup, 4 yılda masrafını çıkaracak, 12 yıllık işletme süresinin son 8 yılında hayal edilemeyecek boyutta devletin kasasından para kazanacak.

Yap – İşlet- Devret” modelinin ana fikri finansmanın ve proje riskinin yüklenicide kalması. Yani firma zarar edebilir, bunun göze almalı. Ama Türkiye’deki örneklerinde verilen garantiler yüzünden zarar etmesi, riske girmesi mümkün değil. Aksine yatırımının kısa sürede karşılığını alıp yıllarca bol bol para kazanması garanti. Böyle bir uygulamanın dünyada örneği yok. Çünkü Türkiye’deki uygulama modelin ruhuna aykırı.

Gelelim Antalya örneğine…

AKP usulü “Yap – İşlet – Devret” modelinin ilk uygulaması ne yazık ki Antalya’da yaşandı. Yıl 2003, bu partiye yakın bir firma, İstanbul’da yaptığı “Miniatürk”ün benzerini Antalya’da yapmak istedi. Konyaaltı Arapsuyu’nda yapmak istediği  “Minicity” adlı projesinde, Türkiye’deki tarihi eserlerin minyatürlerini sergileyecekti. Belediyenin arazisinde kuracağı projenin maliyetini karşılayacak, işletmeden elde edeceği hasılatın yüzde 25’ini belediyeye verecekti. Verilen işletme süresinin sonunda tesis bedelsiz belediyenin olacaktı.

Dönemin CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Bekir Kumbul, kent merkezine turist çekmesi olası, belediyenin kasasından para çıkmayacak, aksine gelir sağlayacak projeye destek verdi. Projenin tamamlanması 2004 yeril seçimlerinden hemen sonraya denk geldi Başkanlık makamına AKP’li Menderes Türel gelmişti.. Açılışı dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan yaptı. Projeye imza atan CHP’li  Kumbul’un adı açılışta anılmadı. Zaten kendisi de davet edilmemişti, Başbakan Erdoğan, tesisi öve öve bitiremedi.

Ama sonra ne oldu? Yatırımcı firma zarar ettiğini öne sürerek projeden çekilmek istedi. Zaten Antalya Büükşehir Belediyesi’ne ödemesi gereken payı da ödemiyordu.

Olabilir, “Yap- İşlet – Devret” modelinde, işletmecinin zarar etmesi de olağan. Bu durumda firmanın tesisi belediyeye bedelsiz devredip gitmesi gerekir.

Ama öyle olmadı. Hatırlı olduğunu tahmin ettiğimiz kişiyi gerek dönemin hükümeti, gereksi dönemin AKP’li belediyesi üzmedi.

Dönemin parası ile 15 milyon lira olarak ifade edilen masrafını Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Antalya Büyükşehir Belediyesi karşıladı. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin kasasından 7.5 milyon lira (bugünün parası tahmini 70 – 80 milyon lira olabilir) çıktı.

Hiçbir yükümlülüğü olmamasına rağmen Antalya Büyükşehir Belediyesi,  kent sakinlerine harcaması gereken yüklü bir parayı hatırlı firmaya ödedi. Ya da ödemek dürumunda kaldı.  

Herhalde bu örnekten sonra AKP, “Yap –İşlet – Devret” modelini değiştirdi. Hatırlı yatırımcılara mutlak kar, gelir garantili hale getirdi. Onlar için riski tamamen ortadan kaldırdı.

Ne diyelim, Muhittin Böcek, “Hatır Antalya” dediğinde bizde bu örneği hatırladık.

Bunları unutmamak lazım…