Trump dönemiyle birlikte dünyada seçimli otoriter rejimlerde ekonomik yapı analizleri artıyor.

Seçimli otoriter rejim, seçimsiz otoriter rejime göre daha iyidir, bu çağın ekonomik ve toplumsal yapısında daha sürdürülebilirdir. Seçimli otoriter rejimlerde toplumun çoğu ne yaşadığını tam bilmez, her şey normal gibi görünür, meşru veya normal veya kurala uygun olmayan şeyler kolay normalleşir, meşrulaşır. Toplumun bir kesiminin mutsuzluğu da sürdürülebilirdir, çünkü her zaman ümit varmış görünür. Zaten işin özü “varmış gibi görünmedir”. Gerçekte olmayan şeyler vardır sanki, yani gerçekliğin sanallığı fark edilmez. İnsanlar, halk, kurumlar, aslında yoktur, ama var olduklarını sanırlar.

Bu “mükemmel” tasarımın olumsuz yönleri de vardır ve her şey gibi bu tasarım da sonsuzluğa sahip değildir.

Bir olumsuzluk, pahalı bir tasarım olmasıdır. Ne tam otoriterliğin yukarıdan aşağıya doğru çalışan katı-düzenli mekanizmaları vardır, ne de demokrasinin aşağıdan yukarıya doğru çalışan doğal düzeni. Demokrasinin eşitlikçi yönü ve rekabetçi yönü, otoriter rejimin doğal tekel yönü yoktur, pastayı sürekli büyütmek ve bir ölçüde dağıtmak gerekir. Seçimli otoriter rejimler demagojiye dayanır, meşruiyet-normallik, rıza üretimi sürekli olmak zorundadır. Dolayısıyla pahalı bir rejimdir, maliyetler yüksektir, ayrıca para arzını kontrol etmek olanaksız gibidir, bu da pahalılık ve enflasyonun birlikteliğine, yani yaşam maliyeti krizine yol açar.

Bu tür rejimlerde Merkez Bankası politika faizi çok iş görmez, verimsiz ekonominin faiz duyarlığı düşüktür, yoksulları daha da yoksullaştırır. Bu rejimde “enflasyonla mücadele” için ekonomiyi, bölüşümü, olmazsa enflasyonu sanallaştırmak gerekir. Elbette bu gerçekliğe uygun bir merkez bankası gibi bir kuruluş olmalıdır. Çünkü bu yapıda semboller yaşamsal önemdedir. Her şey semboller üzerinden algılanır, konuşulur. Tarihsel kuraldır, öz ve anlam ne kadar zayıfsa semboller o kadar çok ve güçlü olmalıdır.

Enflasyonla bu tür bir mücadele kesinlikle tarihe geçecektir. Önemli soru şudur: biz tarihe nasıl geçeceğiz?