İzmir’de DİSK’e bağlı Genel-İş sendikasının başlattığı grev sürüyor. Belediye, sendikanın normal ücret artışı dışında ‘‘sosyal yardım’’ adı altında 53 kalemde ek ödeme istendiğini açıkladı. Başkan Cemil Tugay, sendikaya ‘‘tüm sosyal yardımları ve yan ödemeleri kaldıralım, net maaş üzerinden konuşalım’’ dedi ve başlangıç için 65 bin lira net ücret önerdi. Mustafa Kazım Aydın'ın yazısı
İzmir’de DİSK’e bağlı Genel-İş sendikasının başlattığı grev sürüyor. Yapılan açıklamalara göre…
Sendika yönetimi ‘‘üyelerini sefalet ücretinden kurtarmak’’ için, ‘‘üretimden gelen gücünü kullanarak’’ grev başlatmış.
İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı, bütçe olanaklarının elverdiği teklifleri sunmuş, ancak kabul görmemiş.
Sendikacılar, İzmir Büyükşehir yöneticilerinin yanıltıcı açıklamalar yaptığını söylüyor ama yan ödemeleri yok sayıyor, ‘‘işe teşvik primi’’ gibi akıldışı talepleri olduğunu açıklamıyor.
Belediye, sendikanın normal ücret artışı dışında ‘‘sosyal yardım’’ adı altında 53 kalemde ek ödeme istendiğini açıkladı. Başkan Cemil Tugay, sendikaya ‘‘tüm sosyal yardımları ve yan ödemeleri kaldıralım, net maaş üzerinden konuşalım’’ dedi ve başlangıç için 65 bin lira net ücret önerdi.
2024 yılı, ‘‘yıllık ortalama hane halkı geliri’’ne, ‘‘yıllık esas iş geliri’’ne ve bunun içinde ücret gelirlerinin durumuna bakıyorsun. TÜİK bunları enflasyon gibi düşük göstermeye de çalışmaz. Önerilen de, istenen de ortalama ücretin üç dört katına denk geliyor.
Belediyenin açıkladığı mevcut ücretler ile önerilenlere bakıyorsun; onlar ‘‘sefalet ücreti’’yse ülke İsviçre olmalı.
Belediyelerdeki işlerin ne kadarının ne tür vasıflar gerektirdiği, hangi partiden olursa olsun nasıl kafakol ilişkileriyle işe girildiği, ne kadar üretken çalışıldığı, kimse açıktan dile getirmese de hemen herkesin bildiği ayrıntılar.
Hısım, akraba, partidaş, yoldaş, candaş, kandaş birilerini bulup yerleşeceksin. Sonra ‘‘isterim de isterim’’ korosuna katılacaksın.
Demokrasinin temeli ve güvencesi örgütlü toplumdur; eyvallah. Emeğin hak mücadelesi örgütlü olarak verilir; ona da eyvallah.
Ama ben açlık sınırının altında yaşarken, sokağımın süpürülmesi, çöpümün alınması için bir başkasına İsviçre ya da Almanya düzeyinde ücret veremem.
Önerim şudur:
Sokak süpürme işinde maaş 65 bin liradan başlayacaksa bir karar alınsın. Hiç değilse vasıf (nitelik) gerektirmeyen işler, birkaç aylık nöbetler şeklinde dönüşümlü olarak yapılsın.
Hem adil paylaşıma örnek, hem komünal yaşama geçiş denemesi olur! DİSK’in devrimci sıfatı da hayat bulur…
Beğenmeyenlere bir başka öneri:
Kimsenin aç ve açıkta kalma korkusu yaşamayacağı geniş kapsamlı sosyal güvenlik ve iş yasası için mücadeleye girişilsin. ‘‘Üretimden gelen güç’’, daha köklü bir çözüm için gösterilsin…
Sadece ekonomik taleplerle bu girdaptan çıkılmaz. Hele de ‘‘ben cebime bakarım’’ havası estiren, dar bir çemberdeki güç denemesiyle hiç olmaz…