Başlıktaki ‘‘aparthan’’ sözcüğünün yanlış yazıldığını düşünenler olabilir. Yanlış değil, ünlü şairlerimizden Ece Ayhan’ın ‘‘talan, yağma’’ olarak nitelenen edinimleri-vurgunları dile getirmek için ‘‘apartmak’’, ‘‘apartman’’ ve ‘‘han’’dan türettiği bir sözcük.

Apartmak, ‘‘alıp götürme, gizlice alma, çalma’’ anlamlarındaki ‘‘aparma’’ eylemini yapmayı ya da başkasına yaptırmayı anlatır. Apartman malum. Han konaklanan yer dışında hem yönetme yetkisine sahip olmak, hem çok sayıda işyeri barındıran büyük yapı demektir; zenginlik göstergesidir.

Han, hamam, apartman sahibi olmak için bir yerlerden bir şeyler aparmak; üstüne de bu aparmalara göz yumacak hanlık, yönetim gerekiyor. Ece Ayhan, bu çetrefilli olguyu, türettiği ‘‘aparthan‘‘ sözcüğüyle özetlemiş.

Antalya’da talan haberlerinin ardı arkası kesilmiyor. Bir gün yeşili tıraşlanıp tepeleri delik deşik edilen dağlardan; bir başka gün parça parça parsellenen ovalardan haber geliyor.

Son çığlık, falezlerin bağrından yükseldi.

Falezler üzerindeki beş yıldızlı iki otelden denize, falezler oyularak tünel açılmış. Yabancı turistlerin yaptığı paylaşımlarla bu tünellerden Antalyalıların haberi oldu. Bazı ilgililer yeni haberleri olmuş gibi yaptı. Ancak bu tünellerin, hiçbir bilimsel olarak yetkin kişi ve kuruluştan görüş alınmadan, resmi makam izniyle açıldığı anlaşıldı.

Haberleri okurken, sohbet ortamındaki bir konuşmayı anımsadım. Falezlerdeki yapı yoğunluğu, konserve koyundaki çökme üzerine konuşuluyordu.

O bölgedeki devasa iki sitenin inşaatlarında çalışmış olan biri sohbete katıldı. Şu an verdiği isimleri anımsamıyorum. Ama özetle şöyle demişti:

‘‘Bir temel kazısı sırasında mağara çıktı. Taşlar aşağıda suya düşüyordu. Betonlayıp kapattılar. Diğerindeki kazıda lahit kapağı çıktı. Şirket yetkilisine haber verdiler. Alanda arkeolojik kazı falan başlatılır endişesiyle buluntu oradan alınıp götürüldü. Nerede ne yapıldı bilmiyorum.’’

Üstü ‘‘aparthan’’larla beton ormanına dönüştürülmüş olan falezler, içten içe, alttan alta iyi oyulmuş. İnsan hoyrat, doğa küskün, hanlar suskun da nereye kadar?