Tarihi iyi okuyamadığımız ve neler yaşandığını kavrayamadığımız için bocalayıp duruyoruz.
Son PKK bildirisinde "Partimiz PKK; kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasasından alan Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı, halkımızın özgürlük hareketi olarak tarih sahnesine çıktı" şeklinde bir ifadenin yer alması fırtınaların kopmasına neden oldu. Lozan anlaşması ile Kürtlerin inkâr edildiği ve imhalarına yönelik bir siyaset izlendiğine ilişkin son derece ağır olan bu suçlamaların tarihsel kayıtlarda hiçbir dayanağının olmadığını gösteriyor.
Malumunuz, batılı müttefikler ilk başta Mondros Mütarekesi ile 1. Dünya savaşına son verdiler sonra Sevr Anlaşması ile yenik ülkeler arasında yer alan Osmanlı İmparatorluğunu tümüyle parçalamaya ve bölgede yeni haritalar çizmeye soyundular. Türklere ise İç Anadolu’da küçük bir bölge bırakılacaktı. Anlaşmaya göre Suriye ile Irak arasında bir Kürt devleti kurulacak, Ermenistan’a bağımsızlık verilecek, Arap toprakları İngiltere’nin, Suriye Urfa, Mardin ve Adana bölgesi Fransa’ya terk edilecek, Antalya ise İtalya’ya bırakılacaktı. Yenilginin faturası özetle böyle çıkarıldı. Sultan Abdülhamit 22 Temmuz 1920’de anlaşmayı onaylamaya karar verdi ancak Mustafa Kemal bu belgeleri suikast olarak nitelendirerek elinin tersiyle itti.
Anlaşma uyarıca Anadolu topraklarında işgaller başladı ve Mustafa Kemal Samsun’dan hareketle kurtuluş savaşını örgütledi. Amaç tam bağımsız bir Türkiye yaratmak ve yabancı çizmeleri temizlemekti.
Milli Mücadele 1919’da başladı ve 1922’de Yunanistan işgal güçlerinin İzmir’den çıkartılmasıyla sona erdi. Sonra İsviçre’nin Lozan kentinde barış görüşmeleri başladı ve İsmet İnönü bakanlığındaki geniş bir heyetin katıldığı toplantılar sonucunda 24 Temmuz 1923’de anlaşma imzalandı. Böylece Türkiye’nin dünyadaki yeni rolü, konumu ve haritalarıyla siyasi ve ekonomik bağımsızlığı tescil edilmiş oldu. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları paramparça olmuş topraklardan yeni bir ülke yaratmayı başardılar.
Şimdi gelelim bu anlaşmanın Kürtleri de kapsadığı yolundaki iddialara.
Elimizde Gürer Karagedikli’nin hazırladığı 2013 yılında Bilgi Yayınevi tarafından yayımlanan”90 soruda Lozan Barış Antlaşması” adlı bir kitap var. İnönü Vakfı’nca desteklenen ve önsözünü vakfın başkanı olan İsmet İnönü’nün kızı olan Özden Toker’in yazdığı...
Kitap belgelere dayanıyor ve şu soruların yanıtlarını tartışmaya yer vermeyecek şekilde net biçimde ortaya koyuyor.
Bakalım.
Soru: Ermeniler ve Kürtler adına Lozan konferansına katılanlar var mıydı?
Yanıt: İsmet Paşa Lozan'dan Ankara'ya gönderdiği ilk telgrafında, Lozan'a Ermeni temsilcilerinin de geleceğini belirtmiştir. Eski Osmanlı Hariciye Nazırlarından (Dışişleri Bakanı) Noradunkyan Efendi ile eski Ermeni ihtilalcilerinden Paşalyan Efendi Lozan görüşmelerine katılmışlardır. İsmet Paşa, Noradunkyan ile Paşalyan'ın Kilikya yöresinde bazı toprakların Ermenilere bırakılmasını sağlamak için kendilerini Konferansa çağıran batılı temsilcilerden destek beklediklerini, ancak, hiç beklemedikleri şekilde yalnız bırakıldıklarında bu kez kendisini ikna edebilmeyi umarak ısrarla görüşmek istediklerini Hatıralarının "Lozan'a Davet" bölümünde ayrıntılı bir biçimde anlatır. Lozan görüşmelerinde, İngiltere'nin ısrarla üzerinde durduğu konuların arasında Kürtlere ve azınlıklara (ekaIliyetler) ayrıcalıklar sağlayabilmek de vardır. Lord Curzon, Musul Vilayeti'nin İngiltere denetiminde kalmasını sürdürmek gayreti ile bölgede Kürt yoğunluğundan ve bunların Türkler ile aynı devlet içinde yaşamak istemediğinden bahsetmiştir. Buna rağmen, Lozan'a herhangi bir Kürt temsilcisi gitmemiştir.
Soru: Lozan görüşmelerinde Kürtler ile ilgili bir görüşme yapıldı mı?
Yanıt: Hayır. Lozan'da Kürtler ile ilgili ayrı bir başlık yoktur. Yalnız, Azınlıklar Alt Komisyonu görüşmeleri sırasında İtalyan temsilcisi ve oturum başkanı M. Montagna dini azınlıkların yanında soy (ırk) azınlıklarının da olduğu nu belirtmiş, bunun üzerine Dr. Rıza Nur Bey, "Kürtler, kaderlerinin Türklerin kaderi ile ortak olduğu görüşündedirler; azınlık haklarından yararlanmak istememektedirler" şeklinde cevap vermiştir.
Evet işin özeti bu.