Bugün 3 Şubat Pazartesi. 21 Ocak’ta meydana gelen, 78 canımızı hayattan koparan  Kartalkaya’daki otel yangını hakkında hâlâ tatmin edici bir açıklama yok.

Hangi ortama girseniz söz dönüp dolaşıp bu olaya geliyor. Genel olarak, ‘‘Kapısındaki tabela kimin sorumlu olduğunu gösteriyor. Denetim görevini yapmayan, denetimde eksiklere göz yuman kim varsa sorumlu onlardır. İnşallah aşçı ve yardımcılarına yıkıp gerçek sorumluları aklamazlar’’ deniyor.

Böyle bir ortamda, ‘‘Mutfakta çalışanların ihmali olamaz mı’’ dedim.

Benzer ve daha büyük otellerde aşçılık yapan bir mutfak profesyoneli, ‘‘Bugünkü teknolojik düzeyde olamaz’’ dedi ve anlattı:

‘‘Mutfak yangınlarında cihaz arızası, davlumbazlarda ve filtrede biriken yağlar önemli etkenledir. Bunlara karşı termostatlı fritözler, otomatik davlumbaz yangın söndürme sistemleri geliştirilmiş.

Fritözdeki yağın sıcaklığı 200 dereceye ulaştığı an termostat atar, fritözün ısınması durur. Termostat arızalanır da fritöz ısınmaya, içindeki yağ ısınmaya devam eder ve tutuşursa, davlumbazdaki otomatik söndürme sistemi devreye girer. Sistemin freni diyebileceğimiz vana ve teller var, 180-200 derece gibi sıcaklıkta o teller kopar. Bir anda vana açılır, ocak gözleri ile yanma tehlikesi olan cihazların üzerine ve davlumbazın içine köpük püskürür. Mutfakta kimse olmasa bile yangın önlenmiş olur.

Bu sistemler işletmeler açısından bakıldığında öyle pahalı şeyler de değil. Hele termostat bir ya da iki bin liradır. Öyle bir yangının yaşanması, bunların ikisi de yok ya da arızalıymış demektir.’’

Merak ettim, geçtim bilgisayarın başına, sistemi araştırdım. Meğer bu alanda hizmet veren ne kadar çok firma, fiyat ve özellikler bakımından seçenek olarak ne kadar çok marka varmış.

Üstelik, ‘‘Binaların Yangından Korunması Hakkındaki Yönetmelik’’, endüstriyel mutfaklarda bu sistemin kurulmasını şart koşmuş. Yönetmeliğin 57’nci maddesinde şöyle deniyor:

‘‘Konutlar hariç olmak üzere, alışveriş merkezleri, yüksek binalar içinde bulunan mutfaklar ve yemek fabrikaları ile bir anda 100'den fazla kişiye hizmet veren mutfakların davlumbazlarına otomatik söndürme sistemi yapılması ve ocaklarda kullanılan gazın özelliklerine göre gaz algılama,  gaz kesme ve uyarı tesisatının kurulması şarttır.’’

Bu bilgilere göre…

Ortada çok ciddi ihmal, aldırmazlık, ‘‘adam sende’’cilik, ‘‘aman bir şey olmaz’’ savsaklaması var. Bunca can gerçekten yok yere kaybedilmiş, acı sırf bu yüzden katlanıyor. İnsan ‘‘böyle bir şey nasıl olur’’ diye dövünmekten kendini alamıyor.

Bir de ‘‘-cağız, -cığız’’lı laf kalabalığıyla siyaseten top çevirmeler yok mu, insanın içini daha da kanatıyor.

Acaba, ‘‘Memleket isterim/ Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;/ Olursa bir şikâyet ölümden olsun ’’ diyen Cahit Sıtkı Tarancı, bu olayı görse aynı dizeyi yazar mıydı?