Antalya’ya 2013 ortasında İstanbul’dan gelmiştim. Düşüncem birkaç yıl takılıp dönmekti. Yerleşip kaldım. On yılı da geride bırakmışım. Bu şehirde yaşamak, İstanbul’daki koşuşturmaya göre çok yavaş gelmişti. Durdukça alıştım. Sanırım Antalyalı olup çıktım.

Düşünüyorum da…

Aslında Antalya benim çocukluk hafızama kazınmış bir şehir. Doğup büyüdüğüm yöredeki hemen herkes için de öyle. Babalarımızın bir çuval, bir yorgan yüklenip pamuk çapasına, inşaat işlerine, ağaç kökleyip Antalya’nın beylerine bahçe kurmaya gittikleri…

Aylar sonra sırtlarında aynı yorgan, içinde birkaç portakal, birkaç çarşı ekmeği, biraz boyalı şeker bulunan aynı çuval; ceplerinde gaz, tuz, birkaç metre entarilik basma, hane halkına kara lastik alabilecek parayla döndükleri bir diyarı gurbet.

Babanın uzaklarda olduğuna üzüldüğün, getireceklerini ve alacaklarını düşünüp sevindiğin garip bir duygusal ikilemin adı.

Çocukluğumdaki adıyla ‘‘Antelle...’’ Yaşlılarımız hâlâ da ‘’Antelle’’ der. Kadınların türkü olarak söylediği, ‘‘Cigaramın kalını/ Yarim Allah zalımı/ Antelle;’nin beğleri/ Koyvermedi yârimi’’ dizeleri hafızamda o dönemden kalmadır.

Antalya’ya 90’lardan itibaren gelip gitmeye başladım. İlk geldiğimde, çocukluğumda duyduğum Çınarlı Kahve’yi, İki Kapılı Han’ı sordum. Bilenler, ‘‘onlar çoktan tarih oldu’’ dedi, yok oldu anlamında…

Antalya Büyükşehir Belediye Başkan adaylarının vaatlerini okudukça bunlara dalıp gittim. Sonra ‘‘Amanın geliverin, ne yapacaksınız bi deyiverin’’ dedim… Antalya aklı alınmış, hafızası yok edilmeye çalışılmış ve önemli ölçüde de yok edilmiş bir şehir.

Mankafa (kafası tıraş edilip yaş deve derisi geçirilen ve deri kuruyup sıktıkça tüylerin ters dönmesi sonucu çıldıran kişi) durumunda.

Bu kentin böylesi bir ızdıraptan kurtarılması gerekiyor. Ancak vaatlerde bu noktadan çok uzak. AKP adayına bakıyorsun, ‘‘Antalya Altın çağını yaşayacak’’ hamasetinden başka bir şey yok. Sanki bu ülkeyi 22 yıldır AKP yönetmiyor, sanki Antalya’yı son 20 yılın yarısında AKP’li başkan yönetmemiş, istenilse Antalya çoktan çağdaş ve örnek bir şehir olamazmış gibi.

Beyefendi gelecek, sihirli değnekle dokunacak, Antalya gül bahçesine dönüşüverecek.

CHP adayına bakıyorsun, bazı projeler var, ancak temel sorunlara vadeli çözüm yok. Benden oy istiyorsan hamaseti bırakıp somut projelerle geleceksin. Üstelik büyük bütçeler gerektirmeyen, küçük dokunuşlarla insanlara ‘‘oh be’’ dedirtecek işler var. Onlar için söz vereceksin.

Antalya il merkezinde yaşayan biri olarak ve ayağıma değen taşlara bakarak soruyorum: Konyaaltı sahilinde, özellikle kumsalda, bir bütün olarak ne yapacaksınız? Kalan kısımları, önceki AKP’li başkan gibi düzenleyip altın tepside birilerine mi sunacak, yoksa tüm parsellemelere son verip halkın malının halka iadesini mi sağlayacaksınız?

Lara Halk Plajı içinde, yine aynı başkan döneminde parsellenip ahbap çavuş ilişkisi içinde birilerine sunulmuş özel alanlar var. CHP’li yönetim döneminde de aynen korunan bu alanları ne yapacaksınız. Çağlayan Park’ta seyir terasına kondurulan işletme, Barınaklar’dan Çağlayan’a uzanan çay boyunca işgaller var.

Bunlarla ne olacak?

Yine Çağlayan’da bir imar değişikliği krizi yaşanmıştı, bir vaadiniz var mı? Sahile çökmede Örnekköy gibi bir örnek var. Bu konuda bir çözümünüz, hazırlığınız var mı? ‘‘O Hazine’nin işi’’ deyip sıyrılamazsınız. Hele iktidar partisi AKP’nin adayı hiç sıyrılamaz. Altıntaş ve Ermenek Mahallesi’ni kapsayan alanda en az 100 bin nüfuslu bir şehir doğdu. Buranın kanalizasyonu, atığı arıtması ne olacak; yolu sokağı ne zaman yapılacak? Burası ve Kırcami ile büyüyecek olan içme suyu sıkıntısı, arıtması ne olacak?

Bunlar için somut tarih vermelisiniz.

Dokuma’da çukur kazılmış olarak boş bekletilen alan var, burası ne olacak? Bu soruya özellikle AKP adayı Hakan Tütüncü’nün cevap vermesi gerekiyor. Çünkü Dokuma için başlatılan sivil toplum direnişi sırasında sessiz kalması ister istemez bazı kuşkular doğuruyor. Binaların neredeyse denize indiği Konserve Koyu gibi tehlikeli, üstelik kıyı kanunu iplenmeden yapılaşmış bir semt var. Kıyı boyunca falezleri tehdit eden ve kendileri de tehlike içinde olan binalar var. Buralar ne olacak? ya ne yapacaksın? CHP adayına engel çıkarılsa bile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, AKP adayının arkasında. Kaleiçi’nin içinde ve çevresinde, bu tarihi semtin adeta ümüğünü sıkan, bir şekilde imar kanunu delinerek yapılmış binalar var. Her başkan ‘‘yıkılacak’’ diyor, sonra unutuyor. Bunlar için bir vade vaadiniz var mı?

Gelelim ulaşım sorununa.

‘‘Çözeceğim, altın çağ yaşanacak’’ söylemiyle olmuyor. Hangi projelerle çözeceksin, hangi proje ne kadar sürede hayata geçirilecek? CHP adayının raylı ulaşım planlarında bir vade vermesi, otobüs ulaşımını iyileştirecek plan program sunması gerekiyor. Özellikle oteller bölgesi ile havalimanı ve şehir merkezini buluşturacak bir ulaşım planınız var mı, nedir? Şimdilik fazladan birkaç otobüs tahsisiyle çözülebilecek bu soruna gözünüzü kapayarak, gelip gidenleri taksi ve tur esnafına yoldurmaya devam mı edeceksiniz?

Sağlıklı bir bisiklet ulaşımı planınız var mı? Şehirde ya da oteller bölgesinde konaklayan biri, bisiklete atlayıp bir Perge’ye niye ulaşamıyor?

Sorun çok, soru çok. Çözümleri planlarınız ve cevapları alalım. Lütfen!..

[email protected]