Seçim anı gelip çattı. Şunun şurasında 14 kere yatacağız kalkacağız, sandık başına gideceğiz. En büyük vicdan muhasebelerimizden ya da en büyük vicdansızlıklarımızdan birini yaparak oyumuzu vereceğiz.

Bazılarımız imar kıyağı, ballı ihale, bazılarımız büfe yeri, bazılarımız ruhsatsız işlere ruhsat, bazılarımız oğlana geline torun torbaya iş torpili sözüne…

Bazılarımız ‘‘hangi iş-hizmet neden nasıl yapıldı ya da yapılmadı, hangi iş-hizmet en iyi nasıl yapılır, kim yapar’’ gibi sorulara cevap arayıp vardığı sonuca göre seçini yapacak.

Buradaki ‘‘en iyi nasıl yapılır, kim yapar’’ sorusunun yanıtı, ‘‘şehrin anahtarını merkezi yönetime teslim etmek’’ değildir.

Antalya’da AKP adayı açıklandığında ilk vaat ‘‘şehrin anahtarını cumhurbaşkanımıza teslim edeceğiz’’ oldu. Bu film daha önce iki kez gösterime girmişti.

Sonuç kıyı yağmalama çabası (bazıları sivil direnişle püskürtüldü) ya da yağmalanma, şehir trafiğini çözmeyeceği bilinen ve çözmeyen battı çıktılarla şehrin içine edilmesi, Antalya’nın ‘‘bütçesine göre en borçlu belediye’’ haline gelmesi oldu. Ayrıca Vakıf Zeytinliği, Dokuma alanı ve Lara Kent Ormanı’nın son anda nasıl kurtarıldığı, Minicity vurgun unutulmamalı.

O yüzden tercihinizi yaparken en son dikkate alacağınız nokta iktidara yakınlık olmalı. Çünkü…

Enbaşkanın adamları olamayacak yelere olmayacak işleri akıl almaz paralara yaptırır. Bedelini bol keseden borç vererek ödetir.

Bol keseden verilen borç da merkezi bütçeden çocuğunuzun ya da torununuzun okuluna ayrılması gereken paradır. Doktor ve eczaneye her gittiğinde artan katkı payıdır. Askıya alınmış öncelikli işlerin bütçesidir.

Bir de vaatlere bakıp ‘‘bu bize fazla, öncelikle falan iş yapılmalı’’ diyebilmelisiniz. Bir örnek:

Alanya içinde ve Antalya Alanya arasında trafik felç. Antalya-Orta Anadolu arasında ulaşım yetersiz. Bir gün belediye otobüsünde Antalya merkeze gidiyorum. Trafik durdu. Önümdeki koltukta iki kişi konuşuyor. Erzincan’dan çalışmaya gelmişler.  Biri ‘‘Binali bizim oraya bir yollar yaptırdı, üf’’ dedi. Üçer mi dörder şerit mi olduğunu da söylemişti anımsamıyorum.

Antalya-Alanya, Antalya-Orta Anadolu arası dururken, merkezi bütçe başka bölgenin ihtiyacı olmayan genişlikte yollarına harcanırsa Antalya ovasının ürünlerini taşıyamaz hale gelirsin, kıyıdaki turisti içeri götüremezsin. Yaptığın yola oy veren vatandaş karnını doyuracak işi, payı çalınan şehirde arar. Üretime katkısı bulunmayan o yollar çoluğun çocuğun sırtına borç yükü olarak kalır... Bu tür işlerin ekonomideki çöküşe etkisine girmiyorum…

Onun için öncelikle sizden aldığı yetkiyi satmaya hazırlanan değil, mevcut kaynakları en verimli kullanarak iş yapıp hizmet üreteceğine inandığınız kişiyi belirleyip oy verin.

Bir başka önemli nokta…

Hesap vereceğine inandığınız isim olması önemli. Şehri parsel parsel satıp utanmadan da lak laka devem eden örnekleri anımsayın…

Ve unutmayın…

Yerel yönetimin (belediyeciliğin) doğuşu, şehri yönetme yetkisinin derebeyi ya da kraldan satın alınmasına dayanır. Bir belediye başkanı yönettiği bölgenin hak ve çıkarlarını korumak için merkezi yönetime direnebildiği kadar başkan, teslimiyet derecesine göre emanetçidir.

Merkezi yönetim tarafından verilmesi gereken hakları verilmiyorsa bunu almanın yolu yamanmak-yaltaklanmak olmamalı…

[email protected]