Kocaeli Dilovası ilçesindeki Ravive Kozmetik isimli parfüm doldurma işletmesinde meydana gelen ve 3’ü çocuk 6 kadın işçinin yaşamını yitirmesine neden olayın ardından göz göre göre gelen ihmaller zinciri bir kez daha gündeme geldi. Yerleşim yerinin içinde yer alan tesise ilişkin ‘‘bina kaçak, depo ruhsatsız, binada söndürme sistemi, yangın merdiveni ve yangın çıkışı yok" iddiaları tepkileri büyüttü.
AKP iktidarında en az 30 bin işçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğine dikkat çeken meslek odaları ‘‘İş cinayetlerinin yıldan yıla artması, işverenlerin önlem almadığının ve işyerlerinin denetlenmediğinin en açık göstergesidir. Bu sistem ile ölümler sürecektir’’ dedi. Yaşananların ardından süren soruşturma kapsamında aralarında işyeri sahibi ve yöneticilerinin de bulunduğu 11 kişi gözaltına alındı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı da 7 personelin açığa alındığını duyurdu.
Dilovası ilçesi Mimar Sinan Mahallesi Mimar Sinan Caddesi’nde bulunan ve Kurtuluş Oransel’e ait iki katlı kozmetik tesisinde cumartesi günü sabah 09.00 sıralarında meydana gelen yangında 31 yaşındaki Esma Dikan, 52 yaşındaki Hanım Gülek, 59 yaşındaki Şengül Yılmaz, 15 yaşındaki Nisa Taşdemir, 17 yaşındaki Tuğba Taşdemir, 15 yaşındaki Cansu Esatoğlu yaşamını yitirmiş, biri ağır 5 işçi de yaralanmıştı. Yaşamını yitirenlerin cenazeleri yapılan otopsi işleminin ardından dün Kocaeli’nde toprağa verildi.
Çıkış kapısı önüne malzeme
Patlamanın yaşandığı iş yeri önünde dün bir araya gelen İSİG Meclisi, TMMOB Kocaeli İl Koordinasyon Kurulu, Türk Tabipleri Birliği ve Kocaeli Tabip Odası üyeleri bir açıklama yaptı. Yapılan açıklamada, ‘‘Olay yerinde yaptığımız incelemeler ve işyerinin eski çalışanları ile mahalle halkı ile yaptığımız görüşmelerde edindiğimiz bilgiler bu katliamın göz göre göre yaşandığını göstermektedir’’ denildi. Açıklamada, uygunsuzluklar şöyle sıralandı:
‘‘Yapının yangına dayanımı olmayan poliüretan paneller ile inşa edildiği, yapının konutların arasına ve konutları tehlikeye sokacak kadar yakın inşa edildiği, yakınındaki bazı binaların camlarının kırıldığı bir binanın ise çatısının yandığı, işletmenin yaklaşık 50 metre uzağında akaryakıt istasyonu olduğu görülmüştür. Tek bir çıkışının olduğu ve ‘Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmeliğe’ uygun acil kaçış yol ve çıkışlarının sağlanmadığı, çıkış kapısı önünde, kaçışı zorlaştıracak şekilde malzeme ve ekipmanların bulundurulduğu, toplam alanı bin m2’den fazla olan, kolay alevlenici ve parlayıcı madde üretilen veya bulundurulan yapılarda’ yağmurlama sistemi zorunlu olmasına rağmen söz konusu binada hiçbir yangın tesisatının olmadığı görülmüştür. Bina içinde yangın söndürme, algılama ve uyarı sistemlerinin olmadığı, işyerinin faaliyetlerinin ‘İşyeri Tehlike Sınıfları Tebliği’ne’ göre çok tehlikeli sınıfta yer almasına rağmen çocukların çalıştırıldığı, çalışanlara yeterli eğitim ve ekipmanın sağlanmadığı öğrenilmiştir. Ayrıca mahalle sakinleri, CİMER’e ve Dilovası Belediyesi’ne işyerini şikâyet etmelerine rağmen işletmenin çalışmaya devam ettiğini dile getiriyor.’’
Güvencesiz ve kayıtdışı işlerde patronların en sık kadın ve çocuk emeğine başvurduğu ve bunun tesadüf olmadığı kaydedilen açıklamada ‘‘Bu eşitsizliği yaratan güvencesiz çalışma sistemi kadın ve çocukları merdiven altı işlerde sigortasız düşük ücretlerle çalışmaya mahkûm ediyor. Yoksulluğu, şiddeti kadınlara reva gören sistem kadın ve çocuk emeğini daha çok sömürerek kârına kâr katmaya devam ediyor. Aile yılı ilan ettikleri 2025 yılı kadınlara işte, sokakta, kampüste ölüm getiriyor. Diğer yandan güvenli ve güvenceli istihdam sağlaması gereken İŞKUR hizmet binasının hemen yanı başında kaçak, denetimsiz, sigortasız çalıştırma ve çocuk işçilerin çalıştırılması denetimsizliğin ve sömürünün geldiği boyutunu gösteriyor. Bu katliam, resmi makamlarının iddia ettiği gibi bir kaza değil adeta planlanmış bir katliamdır ve biz bu katliama ilk defa tanık olmuyoruz. Daha önce Soma’da, Zonguldak’ta, Ermenekte, Gayrettepe’de Davutpaşa’da, Hendek’te, Amasra’da, Afşin’de, Oba Makarna’da ve saymakla bitiremeyeceğimiz yüzlerce katliamda gördüğümüz, denetimsizlik, cezasızlık, sorumsuzluk zincirinin bir sonucudur’’ ifadelerine yer verildi.
En az 75'i çocuk işçiydi
İSİG Meclisi verilerine göre sadece Ekim ayında 169, yılın ilk on ayında en az bin 737 işçinin hayatını kaybettiği anımsatılan açıklamada ‘‘Bunların en az 75’i çocuk işçiydi’’ denildi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Dilovası Belediyesi’ne, Kocaeli Valiliği’ne, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na seslenilen açıklamada, şu sorular soruldu:
• Konutların arasında yanıcı parlayıcı maddeler ile çalışma yapan bir işletmenin faaliyetlerine nasıl izin verilmiştir?
• Bu işletmeler bugüne kadar denetlendi mi? Denetlendiyse neden faaliyetleri durdurulmadı?
• İşyerinde çocuk işçi çalıştırılmasına neden göz yumuldu?
• İşletme için CİMER’e yapılan şikayetlerin gereği neden yerine getirilmedi?
• Bu işletmenin çalışma ruhsatı var mı? Varsa bunca eksiğe rağmen neden faaliyeti durdurulmadı? Yok ise ruhsatsız bir işyerinin çalışmasına neden izin verilmiştir?
• Bu işyerinin itfaiye raporu var mıdır? Varsa işletme faaliyetlerinin durdurulmasını gerektirecek eksikliklere yer verilmiş midir?
• Yanıcı ve parlayıcı maddeleri işleyen ve dopalayan bu işyeri “Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelik” kapsamına girmekte midir? Öyle ise bu kapsamda denetlenmiş midir?
• İlimizde çok sayıda yanıcı parlayıcı madde depolayan ve işleyen tesis bulunmaktadır. Bu tesisler ne ölçüde denetlenmektedir?
• İş cinayetlerinin önlenmesi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı daha etkin ve kapsamlı denetimler yapmasını engelleyen nedir?
• Çocuk işçi ölümlerine rağmen MESEM gibi uygulamalar ile çocuk işçilik neden özendirilmekte ve kolaylaştırılmaktadır?
Nedenler aynı
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz ise ‘‘Nedenler aynı, ölenler aynı’’ başlığıyla bir açıklama yaptı. Koramaz, işyerinin kurulu olduğu bölgenin uygunsuzluğu ve işyerinin kuruluş aşamasında uyulmayan kurallara dikkat çekerek, acil durumun yönetilmesine yönelik hazırlıkların da olmadığını söyledi. Parfüm üretiminde kullanılan en önemli bileşenlerden birinin alkol olduğuna dikkat çeken Koramaz, şöyle devam etti:
‘‘Alkol denetimini amaçlayan tebliğe rağmen, kazanın yaşandığı işyerine alkolün hangi yollarla, ne miktarda sağlandığı ve depolandığı gibi kritik konuların da derhal açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Alkol, alevlenir bir sıvıdır. Uygun tanklarda depolanması, sıvının ortama sızmaması, buharlarının işyeri ortamına karışmaması gerekir. İşyerinin iyi bir şekilde havalandırılması, alkol buharının ortamda bulunmaması gerekir. Buharları tutuşturacak, elektrik dâhil herhangi bir kıvılcım, ateş vb.nin olmaması gerekir. İşyerlerinde işçi sağlığı ve güvenliğinin sağlanması, kayıtsız şartsız işveren yükümlülüğüdür. Devlet de işyerlerini denetlemek, işyerlerinin uygun hale getirilmesini sağlamak, uygun olmayan işyerlerine idari ve cezai yaptırım uygulamak zorundadır. İş cinayetlerinin yıldan yıla artması, işverenlerin önlem almadığının ve işyerlerinin denetlenmediğinin en açık göstergesidir. ‘‘
Sadece 7 bin 133 denetim
2024 yılında milyonlarca işyerinden sadece 7 bin 133’ünün denetlendiğine vurgu yapan Koramaz "Bu sayı, müfettişlerin birçoğunun idari görevlerde çalıştırıldığı, müfettiş başına ayda ortalama iki denetim yapıldığı anlamına gelmektedir" dedi. AKP iktidarında en az 30 bin işçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğini anımsatan Koramaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘‘2023 yılında bin 966, 2024 yılında bin 900 işçi iş cinayetlerinde can verdi. Kamuoyu yalnızca Davutpaşa, OSTİM, Soma, Amasra, Gayrettepe, Balıkesir ve Kartalkaya katliamlarını bilmektedir. Oysa her ay, en az Kartalkaya katliamında hayatını kaybedenlerin iki katı kadar insanı iş kazalarında kaybediyoruz. Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre, işyerinde çalışanların sosyal hakları, ücretleri ve işyerinin oluşturduğu riskler konusunda CİMER aracılığıyla kamu makamlarına başvuru yapılmış; ancak kamu makamları herhangi bir işlem yapmamış, yine kamuoyuna yansıyan bilgilere göre Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca da başvuru hakkında işlem yapılmamıştır. Öncelikle, 28 aylık bakanlığı döneminde iş cinayetlerinde en az 4 bin 200 can kaybı yaşanan Vedat Işıkhan’ın hesap vermesi gerekir. Kocaeli Valisi’nin beyan ettiği işyeri ruhsatının varlığı, daha önce 29 emekçinin hayatını kaybettiği Gayrettepe yangınında olduğu gibi, ‘İşyeri Açma ve Ruhsat Süreci’ndeki güvenlik boşluklarını bir kez daha gündeme getirmiştir. 1475 sayılı İş Kanunu döneminde uygulanan ‘Kurma İzni ve İşletme Belgesi’ sistemi, işyeri kurulmadan önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişlerince detaylı teknik incelemeyi zorunlu kılarken, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle bu süreç Bakanlık denetiminden çıkarılmıştır. İşverenleri önlem almaya zorlamayan, işyerlerini denetlemeyen, ceza uygulamayan, kazalar sonrası işvereni değil iş güvenliği uzmanlarını suçlayan sistemle kazalar ve ölümler önlenemez. Yapılması gereken açıktır: Dünya örneklerinde olduğu gibi, ilgili bakanlıklar, üniversiteler, sendikalar, meslek örgütlerinin katılımı ile idari ve mali yönden bağımsız, özerk, bileşiminde ağırlıklı olarak emek örgütlerinin yer aldığı Ulusal İşçi Sağlığı ve Güvenliği Kurumu oluşturulmalıdır. İşyerlerinde işçi sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasının işveren yükümlülüğü olduğu gerçeğine uygun olarak davranılmalı; işçi sağlığı güvenliği hizmetlerinin piyasalaştırılması ve sorumluluğu iş güvenliği uzmanına havale eden sistemden vazgeçilmelidir. Hayatını kaybedenlerden üçü çocuk işçidir; çocukların çalıştırılmasını engelleyici, gençler, kadınlar, göçmen veya yaşlı işçiler gibi risk gruplarını koruyucu hükümler olmalı ve uygulamalar denetlenmelidir. Yönetim görevlerinde bulunacaklar için de konumuna göre İSİG eğitimi almaları ve belgelendirilmeleri zorunlu olmalıdır. TMMOB, Sendikalar tarafından belirlenen kurul tarafından işyerinin açılabileceğine dair rapor düzenlenmeden işyeri yeniden açılmamalıdır.’’
Hiç durmadan ölesiye çalışıyorduk
Yangında yaşamını yitirenler dün son yolculuğuna uğurlandı. 17 yaşındaki Tuğba Taşdemir, kuzeni 15 yaşındaki Nisanur Taşdemir ve yine 15 yaşındaki akrabaları Cansu Esetoğlu’nun cenazesi Kocaeli Kayapınar Mahallesi’ndeki Kayapınar Mezarlığı’nda yan yana toprağa verildi. Cenaze törenine kız çocuklarının arkadaşları da katıldı. Aynı işyerinde çalışmış kız çocukları ve genç kadınlar, BirGün’e konuştu.
Ben de ölmüş olabilirdim
İşletmede daha önce çalışan ve sağlık sorunları nedeniyle işi bırakan 16 yaşındaki Nida Aydemir, ‘‘8. sınıftan beri okul tatil oldukça gidip çalışıyorum. Sağlık sorunlarımdan işi bırakmıştım. Olay günü, yeniden işe başlamak için patronla görüşmeye gidecektim, son anda vazgeçtim. Meğer gitseydim ben de ölecekmişim’’ diye konuştu. Aydemir, iki senedir her yaz tatilinde Ravive Kozmetik’e gittiğini anlattı. Aydemir, şu iddialarda bulundu: “Patron Kurtuluş Oransal, her gün işletmede bize küfrederdi. Parfüm şişelerini üzerimize fırlatırdı. Ekmek parası, çalışmak zorundaydım. Diğer fabrikalar yaşım gereği beni işe almıyordu. O yüzden nefret etsem de bu işletmeye gidip çalışıyordum. Maaşlarımız zamanında yatmıyordu. Her işletmenin ayın 1’i ile 15’i arasında yatırdığı maaşı bize ayın 25’inde ancak veriyordu. Yemek hakkımız yoktu. İçeri girdiğimizde telefonlarımızı alır kutuya koyardı. Telefona bakarsak çalışmazmışız, öyle derdi. Sanki hapse girer gibiydi.
2 yaz tatili böyle geçti. Tabii sürekli kimyasal soluyoruz bir yandan, doktora gittiğimde ‘Ciğerlerin kötü, kanser olabilirsin’ dedi. Kanser lafı duyunca ben de işletmeye gitmeyi bıraktım. Şimdi liseler ara tatile girdi, dedim yeniden gideyim. Aslında ben de gidecektim dün ama son anda vazgeçtim. Meğer gitsem ben de ölecekmişim. Ölen herkesi tanıyordum. Kızlarla üç senedir arkadaştım, bugün cenazelerine geldim. Bu böyle olmamalıydı. Şimdi ne olacak, benim arkadaşlarımı, ablalarımı kim geri getirecek?”
Ne sigorta var ne güvence
Ravive Kozmetik’ten üç hafta önce istifa eden 20 yaşındaki Fatma Ermiş ise patron Oransal’la kavga ederek işletmeden ayrıldığını söyledi. Ermiş, şunları aktardı: “Bize her gün hakaret ediyordu, bir gün sinirlendim. ‘Sen benimle böyle konuşamazsın’ dedim. Bana dedi ki ‘Ne yapacaksın, buradan çıksan başka yerde iş mi bulacaksın? Bulabiliyorsan kapı orada.’ Kapıyı çarpıp çıktım. Kızlara da dedim, bakın çıkın buradan, bu böyle olmaz dedim. Bütün bu çile karşılığında verdiği günlük 650 lirayla 800 lira arası. Ne sigorta var ne bir güvence. Bana dediler ki ‘Fatma abla istesek de ayrılamıyoruz ki. Çalışmak zorundayız, başka yerde yaşımızdan dolayı işe almıyorlar.
O adam da bunu çok iyi biliyordu. Bunu kullanıyordu. İstifa ettim çıktım ama onları kaybettim. Lise mezunuyum, oradan sonra yeni bir firmada çalışmaya başladım. Orada da iş kazası geçirdim, iki kolum birden kırıldı. Daha 20 yaşındayım, sürekli hayatım pahasına çalışıyorum. Hepimiz ölümle burun buruna çalışmak zorunda bırakılıyoruz.”
Birlikte çalışıyorduk
Aynı fabrikada çalışan 18 yaşındaki Meryem Taşkın ise şu ifadeleri kullandı: “Sürekli, durmadan, ölesiye çalışıyorduk. Ben kızlarla 4 senedir arkadaştım. Her gün beraber çalışıyorduk. Cumartesi günü benim izin günümdü. O yüzden gitmemiştim. Şimdi bugün burada arkadaşlarımı toprağa veriyorum.”
İşletmeyle aynı sokakta börek dükkanı işleten Mehmet Koca ise faciaya tepki gösterdi: “Kızlar her sabah gelir benden börek alırdı, hayatını kaybeden kadınlar akşam gelir çay içerdi. Şengül Hanım’ın (Yılmaz) bana getirdiği fındıklar hâlâ evde, daha bitmedi. Ben 20 sene önce bu börek dükkanını açarken binbir kontrolden, denetimden geçtim, kaç tane evrak belge topladım verdim. Ben ne yapıyorum burada, börek açıyorum alt tarafı. Onlar orada kimyasallarla çalışıyor. Kimyasal depolayan bir işyeri madem 6 kişinin ölmesine sebep olacak kadar usulsüzlükle doluydu, neden kimse müdahale etmedi?”
Gözaltı sayısı 11'e yükseldi
Gebze Cumhuriyet Başsavcılığınca, kozmetik fabrikasında çıkan yangınla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında 8 kişi hakkında daha gözaltı kararı verildi. Zanlılar, emniyet ekiplerinin düzenlediği operasyonlarda yakalandı. Soruşturmada gözaltına alınanların sayısı 11’e yükseldi. İş yeri sahibi ve yöneticilerden oluşan zanlıların emniyetteki işlemleri sürüyor.
7 personel açığa alındı
Cumhurbaşkanı Erdoğan soruşturma başlatıldığı, bazı kamu görevlileriyle ilgili görevden uzaklaştırma tedbirinin uygulandığı söyledi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ise yangınını araştırmak üzere iki başmüfettiş ile bir müfettiş görevlendirdiklerini kaydetti. Bakanlık, olayın ardından Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Kocaeli İl Müdürü, SGK Kocaeli İl Müdür Yardımcısı, Gebze Sosyal Güvenlik Merkez Müdürü, Çalışma ve İş Kurumu Kocaeli İl Müdürü, İŞKUR Dilovası Hizmet Merkezi Müdürü, İŞKUR CİMER’den Sorumlu Şube Müdürü ve bir personelin açığa alındığını duyurdu.
Alandan kovuldular
Yaşananların ardından Kocaeli Valisi İlhami Aktaş ve Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın’ın gittikleri taziye alanından kovulduğu ortaya çıktı. Halk Tv’nin haberine göre, yurttaşlar, Aktaş ve Büyükakın’a tepki gösterdi. Bir yurttaş ‘‘Sizin burada değil cezaevinde olmanız lazım" ifadelerini kullandı. Bir başka yurttaş ise ‘‘Gelmişler utanmadan bir de burada geziyorlar. Şu an gözaltında olmanız lazım, hesap vermeniz lazım. Utanmıyorlar” dedi. Patlama sonrası görevden alınan İŞKUR İl Müdürü Ulvi Yılmaz’ın ise AKP’li eski milletvekili Şevki Yılmaz ve Mehmet Akif Yılmaz’ın kuzeni olduğu öne sürüldü.
Yaşları daha küçükmüş!
Dilovası Kayapınar Mahallesi’nde oturan Nisanur Taşdemir, Tuğba Taşdemir ve Cansu Esatoğlu’nun yaşlarının daha küçük olduğu ortaya çıktı. Ajanslarda Nisa’nın 17, Tuğba’nın 18, Cansu’nun ise 16 yaşında olduğu belirtilmişti. Ancak Nisa ve Cansu’nun 15, Tuğba’nın ise 17 yaşında olduğu ortaya çıktı. Üçü de akrabaydı; Nisa ve Tuğba kuzen, Cansu ise akrabalarıydı. Evrensel’e konuşan 17 yaşındaki Tuğba’nın abisi Gökhan Taşdemir, “Kardeşim iki yıl önce çalışmaya başladı. O zamanlar 14-15 yaşındaydı. Patron almış, kimse bir şey dememiş. Gecelere kadar çalışıyorlarmış” dedi.
Yangında hayatını kaybeden Şengül Yılmaz’ın cenazesi de Kayapınar Mezarlığı’nda toprağa verildi. Törene Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan da katıldı. Yangında ölen Hanım Gülek için de Mimar Sinan Mahallesi’ndeki Eyüp Sultan Camisi’nde tören düzenlendi. Gülek’in cenazesi, Orhangazi Mezarlığı’nda defnedildi. Eşi Metin Gülek, merasim sırasında tabuta sarılarak gözyaşı döktü. Yangında yaşamını yitiren Esma Dikan da Orhangazi Mezarlığı’nda defnedildi.
"Rant ve çıkar korunuyor"
Yıllardır göz göre göre süren ihmallerin sonunda yaşanan bu facia, işçi güvenliğinin, kadın emeğinin ve çocukların hayatının nasıl hiçe sayıldığını bir kez daha ortaya koydu. CHP Kadın Kolları Genel Başkanı ve Osmaniye Milletvekili Asu Kaya, “Bu ülkede kadınlar, çocuklar, emekçiler artık denetimsizliğin, vurdumduymazlığın ve rant düzeninin kurbanı oluyor. O binanın kaçak olduğu 2021’de tespit edilmişti. Yıkım kararı alınmıştı. Ama kimse dokunmadı! Neden? Çünkü bu düzende insan hayatı değil, rant ve çıkar korunuyor. Kaçak bina yıkılmadı, çocuk işçiler çalıştırıldı, denetim yapılmadı. Bu bir ihmaller zinciri değil, iktidarın yarattığı düzenin sonucudur’’ dedi. CİMER’e yapılan şikâyetlerin ortada olduğunu belirten Kaya, özetle şunları kaydetti: ‘‘Vatandaş ‘burada çocuk işçiler var, denetim yok’ demiş. Devletin cevabı ne? ‘Çocukların kimlik bilgilerini gönderin, ondan sonra bakarız.’ Bu mudur çocukları korumak? Bu mudur devlet ciddiyeti? Çalışma Bakanlığı, 2025 bütçesinde ‘çocuk işçiliğiyle mücadele’ programına sadece bin lira ayırmış! 2026, 2027, 2028 için hiç bütçe koymamış! Yani çocuk işçiliğiyle mücadeleyi resmen bırakmışlar! Kadınlar yanıyor, çocuklar ölüyor, iktidar ise gözünü kapatmış, kulağını tıkamış. Bu ülkede artık ölüm bile sıradanlaştı. Her facia ‘kader’ denilerek geçiştiriliyor. ma biz susmayacağız! Çocukları sanayiye, kadınları ölüme mahkûm eden bu düzeni değiştireceğiz. Her bir kadın, her bir çocuk için; alın teriyle, umuduyla, emeğiyle yaşamak isteyen herkes için bu mücadelenin takipçisi olacağız. Artık yeter! Hesap verecekler.’’




