19 Mayıs’ın üzerinden 105 yıl geçti, dile kolay.

Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın eşsiz komutanı Mustafa Kemal önderliğinde Samsun’da temelleri atılan bu mücadelede 137 bin şehit verildi, bunların 10 bine yakını cephelerdeki çarpışmalarda geriye kalanları ise hastanelerde ya da yollarda yaşamını yitirdi.

30 Ekim 1918’de Yunanistan’ın Limni Adasının Mondros limanında imzalanan bir anlaşma Osmanlı İmparatorluğu’nun sonunu getirdi. Bu anlaşmadan bir hafta sonra sonra İngiltere, Fransa ve İtalya Anadolu’ya asker çıkarmaya başladı.

İngilizler İstanbul’a 30 bin, Çanakkale’ye 3 bin, Anadolu demiryolu güzergahına 5 bin 500, Musul’a da 3 bin olmak üzere 41 bin 500 asker yığdı.

Fransızlar da yine İstanbul ve Çatalca bölgesine 24 bin, Çanakkale’ye 4 bin, Adana, Tarsus, Mersin, Şanlıurfa, Kahramanmaraş ve Gaziantep’e 20 bin olmak üzere toplam 49 bin asker sevk etti.

İtalya’nın İstanbul’a çıkarttığı asker sayısı ise 3 bin 900’dü. Antalya, Isparta, Muğla, Söke, Finike’ye 12 bin, Afyon Karahisar, Akşehir ve Konya’ya da bin beş yüz olmak üzere toplam 17 bin asker yığdılar.

Böylece yabancı emperyalist işgalci güçlerin Anadolu’da bulundurdukları asker sayısı toplamda 107 bin 400’e ulaştı.

Tablo bu. Artık Anadolu diye bir yer yok. Sadece Ankara ve çevresine hapsedilmiş bir toprak parçası tasarlanıyordu. 15 Mayıs 1919’da Yunanistan’ın İzmir’den başlattığı işgal hareketi ise Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı tetikleyen en önemli gelişmeydi.

Bu perişan durumdan nasıl çıkılabileceğini yönetecek bir Osmanlı kadrosu da yoktu. Kimileri “İngilizlerin sömürgesi olalım” diyor, kimileri “Amerika’nın”, kimileri de toprak verelim kurtulalım görüşündeydi.

Ama bunları elinin tersiyle iten ve bağımsızlık mücadelesine yürekten inanan cesur bir insan var, o da Mustafa Kemal Atatürk’tü. Yunanistan’ın İzmir’e asker çıkarmasından dört gün sonra yani 19 Mayıs 1919 tarihinde 9. Ordu Müfettişi olarak Anadolu’da İngilizleri rahatsız edenlerin kontrol altına alınması göreviyle yanındaki 18 kişi ile birlikte Bandırma Vapuru ile Samsun’a çıktı.  Ama onun aklında büyük bir antiemperyalist mücadele vermek vardı. 38 yaşında bir Tümgeneraldi.  Önce Havza genelgesi, sonra Erzurum ve Sivas kongreleri, ardından Ankara’da bir Meclis ve kurtuluş savaşı.

Tüm bunların ayrıntılarını tarihin bize bırakmış olduğu belgelerden, Atatürk’ün “Nutuk ”undan, yakın silah arkadaşlarının çok kıymetli anılarından, yabancı güçlerin kayıtlarından ayrıntılarıyla biliyoruz.

Atatürk 19 Mayıs için “Benim doğum tarihim” der. Evet orada yeniden doğdu, kurtuluş mucizesinin mimarlığını yaptı ve dağılmış bir imparatorluktan yeni bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti’ni adım adım inşa etti.

Düşünün nüfus o zamanlar 13 milyon dolayında, okuma yazma bilenlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor, okul yok, fabrika yok, tarım ürünleri doğru dürüst yetiştirilemiyor, yol yok, harap olmuş yerleşim birimleri, yetersiz silahlar… Tam perişanlık.

İşte böylesi bir tablo içinde verildi Kurtuluş Savaşı. Atatürk’ün dehası olmasaydı bugün Anadolu kim bilir nasıl bir siyasi coğrafya olacaktı. İşte bu yüzden önemlidir, çok değerli ve anlamlıdır 19 Mayıs 1919 tarihi. Buradan Mustafa Kemal Atatürk’ü, yakın silah arkadaşlarını ve ona güvenerek destek veren o yoksul halkı şükran ve minnetle anmak gerekiyor.

[email protected]