Ekonomik krizin birçok sektörde kapanma ve iflas zincirlerini tetiklediği dönemde, turizm temsilcileri gelir-gider dengesinin kur politikası nedeniyle bozulduğunu belirtiyor. TL bazlı maliyet artışları karşısında sabit kur yaklaşımının sürdürülemez hale geldiği kaydediliyor.

Kaan Kavaloğlu: 60 liranın altında bir Euro kuru olursa turizm sektörü zor bir dönem geçirir
Ekonomiye dair belirsizliklerin sürdüğü bir dönemde, hem turizm hem de reel sektör temsilcileri 2026’nın ilk yarısına yönelik karamsar bir tablo çiziyor. Emek yoğun sektörlerde art arda gelen kapanmaların ardından bu kez de turizmde kur baskısının etkileri öne çıkıyor. Turizm gelirlerinin büyük bölümünün Euro cinsinden olmasına rağmen TL bazlı giderlerdeki sert yükseliş, sektörün riskli bir döneme girdiğini gösteriyor. Öte yandan İş Bankası yönetimi, KOBİ’lerin nakit akışlarında ciddi bozulmalar yaşandığını, finansmana erişimin ise önceki yıllardaki kadar kolay olmadığını belirtiyor. Mevcut şartların 2026’nın ortasına kadar sürebileceği uyarısı yapılıyor. Enflasyonun olmadığı bir ortamda sabit kur politikasının kendilerini rahatsız etmeyeceğini ancak TL bazlı giderlerin büyük artış gösterdiğini kaydeden Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği Başkanı Kaan Kavaloğlu, “Ancak Türk Lirası bazında giderlerimizin artması ve kur politikasının sabit olması sistemin sürdürülebilir olmasının önünde bir engel. Biz, 2026 yılı üçüncü çeyreğinde 60 liranın altında bir Euro kuru olursa turizm sektörü olarak çok zor bir dönem geçiririz. Çünkü gelirlerin yüzde 94’ü Euro. Sabit maliyetlerimiz gerçekten artıyor” diye konuştu.

Gelecek yıldan da umut yok
Ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulunan İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Sezgin Yılmaz ise KOBİ’lerin yoğun bir şekilde likiditelerinin bozulduğuna dikkat çekerek şöyle devam etti: “Nakit akışlarını şu anda dengeleyemiyorlar. Finansmana erişim eskiden olduğu gibi lebiderya değil. Dolayısıyla özellikle KOBİ’lerde bozulmaları artık çok ciddi bir şekilde görüyoruz. Bu durum 2025 yılının tamamında devam etti. 2026 yılının Haziran ayına kadar da devam edeceğini düşünüyoruz. Ayrışan sektörlerde başat tekstil geliyor 2 senedir” ifadelerini kullandı.
Kredi kısıtları Merkez’e bağlı
Bu yıl 15’incisi düzenlenen ve ana sponsor oldukları Uluslararası Resort Turizm Kongresi öncesinde ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulunan İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Sezgin Yılmaz, kredi büyümelerindeki kısıtların kaldırılmasına ilişkin, “Şu an 2025 yıl sonuna kadar görünmüyor. 2026 yılında biter mi derseniz 2026 yılındaki enflasyonun, kurun gidişi, Merkez Bankası döviz rezervlerinin yeterli miktara ulaşmasıyla beraber bir kısım esnemeler olabilir” dedi.
Turizmde Rekorlar Kurla Ters Düşebilir: Karabulut’tan Kritik Uyarı
Turizm Databank kurucusu Erol Karabulut, sektördeki kur tartışmalarına dair şunları kaydetti:
“2026’nın üçüncü çeyresinde 60 TL’nin altında bir Avro hedefi, turizm sektörünü zor duruma sokacak bir yaklaşım olarak lanse ediliyor. Oysa kur artışı turizme değil, daha çok ticaretteki açığa bağlıdır. Avrupa, ABD veya diğer pazarlara yeterince ihracat yapılmazsa Avro yükselir, yoksa otomatik bir ‘devalüasyon avantajı’ elde edilmez.”
Karabulut, mevcut kur seviyelerini şöyle değerlendirdi: “Şu anda Avro ortalama 43-44 TL, Dolar 38-39 TL civarında. 2024’e göre %20-25 civarında bir artış var. 2026’da %36-37’lik bir artış beklentisi ise normal ekonomik trendlerle uyumlu değil. Bunun gerçekleşmesi için, en az %10’luk bir devalüasyon şart.”
Reel gelirlerdeki durum da sektördeki kur hassasiyetini ortaya koyuyor: “2025’in 10 ayında otellerin kayıtlı cari cirosu nominal olarak %14,5 artarken, enflasyondan arındırılmış reel değerlerle %15,9 azaldı ve 18,5 milyar dolara geriledi. Bu, turizmdeki ‘rekor’ söylemlerinin kur ve maliyet gerçekleriyle çeliştiğini gösteriyor. Kurun rekor kırması turizm gelirlerinin reel değerini gölgeleyebilir.”
Karabulut ayrıca, turizm ve banka ilişkisine de değinerek, “Turizm gelirlerini artırmak amacıyla bankaların sektöre odaklanması kısa vadeli bir önlem olabilir. Ancak sektör temsilcileri ve finans kuruluşları, döviz akışları ve maliyet yönetimini doğru okumazsa, kayda giren gelirler reel olarak sektöre yansımayacaktır” uyarısında bulundu.




