Muratpaşa Belediyesi, ‘‘Forum Muratpaşa’’ adıyla Türkiye’nin sorunlarının tartışılıp çözüm önerilerinin geliştirildiği aylık toplantılar düzenliyor. Kasım ayı toplantısında ‘‘Sosyal Eşitsizlik ve Gelir Dağılımı Adaletsizliği’’ konuşuldu.
Foruma DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, gazeteci Erdal Sağlam, İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Genel Müdürü Oktay Kargül konuşmacı olarak katıldı, gazeteci Meliha Okur yönetti. Ortaya çıkan görüşler sonuç bildirgesiyle kamuoyuna açıklandı.
Hukuk ve yargı bağımsızlığı, planlı ekonomi ve kalkınma, demokratikleşme, özerk kurumlar, şeffaflık, gelire göre vergi, sosyal politikalar bildirgede öne çıkan öneriler oldu. Bir anlamda ‘‘demokratik sosyal hukuk devleti’’ olunmadan sorunun aşılamayacağı vurgulandı.
Çünkü…
‘‘Eşitsizlik ve gelir dağılımı adaletsizliği’’nin en yüksek olduğu ülkeler demokrasiden uzak, kısmen ya da tamamen diktatörlükle yönetilenlerdir. Sorunu kısmen bertaraf etmiş olanlar ise demokrasisi gelişmiş, sosyal hukuk devletleridir. Bunlar benim değil, eşitsizlik üzerine çalışıp belgelere dayalı eserler ortaya koyan uzmanların bulguları.
‘‘Eşitsizlik düşünürü’’ olarak tanınan Fransız Profesör Thomas Piketty bu uzmanlar arasında ön sıralarda yer alır. Piketty, eşitsizlik üzerine yazılmış baş yapıtlardan olan ‘‘Kapitalizm ve İdeoloji’’ adlı kitabında şu saptamaları yapar:
· Eşitsizlik ekonomik ya da teknolojik değil, politik ve ideolojiktir. Tüm devirlerde, tüm toplumların elitleri (eşitsizlikten beslenenler) eşitsizlikleri doğallaştırma ve değiştirilemeyeceğini söyleme eğiliminde olmuşlardır.
· Eşitsizlik rejimleri baskı ve rızanın birleşimine dayanır. Politik liderlik, rızayı sağlamak için halkın esenliği ve genel fayda hakkında inandırıcı teoriler üretir. (Seçim dönemlerindeki petrol fışkırmaları, dış düşman ve terörün patlamalarına dikkat…)
· 1980-1990’lardan (Sovyetler Birliği’nin dağıldığı, neoliberalizmin pompalanmaya, küreselleşmenin tırmanmaya başladığı dönem) bu yana sosyoekonomik eşitsizliklerde gözlemlenen tırmanış, içinde bulunduğumuz 21’inci Yüzyıl’da karşı karşıya kalınan en endişe verici yapısal değişimlerden biridir.
· 1980-2018 döneminde dünya gelirindeki toplam büyümeden en zengin yüzde 1’lik kesim yüzde 27 pay alırken, dünyanın en yoksul yüzde 50’si yüzde 12 pay almıştır.
· ABD’de en yoksul yüzde 50’nin toplam gelirden aldığı pay 1980’de yüzde 20 iken, 2018’de yüzde 12’ye inmiştir.
· 1950-1980 arasında millileştirmeler, kamusal eğitim, sağlık ve emeklilik, en yüksek gelirler ve miraslardan alınan artan oranlı vergileri içeren politik tercihlerle sosyal demokrat toplumlara dönüşüm sağlandı. Bu hikaye niye yarım kaldı?
Piketty yanıtı kendi verir: ‘‘Sosyal demokrasinin ulus ötesi ölçekte sosyal devlet ve vergi devleti örgütleme beceriksizliği…’’
Bu yanıtı açarsak…
Eşitsizlikle mücadele etmek ve eşitsizliği en aza indirmek için, sermayenin küreselleşmesine koşut olarak, uluslararası sosyal demokratik dayanışma ile kademeli vergi ve sosyal politikalarda da küreselleşmenin sağlanması gerekir.
Bizim sosyal demokrat ve sol örgütler (partiler ve çeşitli platformlar) de post kavgalarından sıyrılıp slogan ve şablonculuğu aşarak, değişen ekonomik ve teknolojik koşullara göre ülke ve dünya için daha eşitlikçi politikalar ortaya koymalıdır.