Birleşik Kamu-İş Federasyonu, 19 Aralık’ta üretimden gelen güçlerini kullanarak iş bırakacaklarını açıkladı. Federasyon tarafından yapılan açıklamada, AKP iktidarının sermayeden yana ekonomi politikalarının yarattığı yüksek enflasyon karşısında maaş ve ücretlerin her geçen gün eridiği vurgulandı.
Açıklamada, gelirlerin yoksulluk sınırının altında kaldığına dikkat çekilerek, ücretlerin açlık sınırına hızla yaklaştığı ifade edildi. TÜİK tarafından açıklanan enflasyon verilerinin gerçeği yansıtmadığı belirtilirken, maaş ve ücret artışlarının çarşı ve pazarda yaşanan gerçek enflasyon karşısında yetersiz kaldığı kaydedildi.
Birleşik Kamu-İş’in Ar-Ge birimi KAMU-AR’ın araştırmalarına da yer verilen açıklamada, Kasım 2025 itibarıyla açlık sınırının 30 bin 327 lira, yoksulluk sınırının ise 93 bin 697 lira seviyesine yükseldiği bildirildi. Federasyon, bu tabloyla emekçilerin ve emeklilerin açlığa ve yoksulluğa mahkûm edildiğini savundu.
“Bütçenin yükü emekçilerin sırtına bindiriliyor”
Açıklamada, bütçe yükünün dolaylı vergiler yoluyla emekçi ve emeklilerin sırtına yüklendiği, kamu kaynaklarının ise şirketlere ve ayrıcalıklı sermaye gruplarına aktarıldığı ifade edildi. Sosyal devlet ilkesinin terk edildiği belirtilirken, dolaylı vergilerin halk için giderek ağırlaşan bir yük haline geldiği vurgulandı.
En çok vergiyi yoksullaştırılan halkın ödediği ancak en az kamu hizmetini yine halkın aldığına dikkat çekilen açıklamada, vergilerin şirketlerin kâr hanesine değil, yurttaşların temel ihtiyaçlarına ayrılması gerektiği dile getirildi.
“Tükeniyoruz, artık yeter”
Federasyon açıklamasında, TÜİK’in “makyajlanmış” rakamlarının mutfaktaki yangını gizleyemediği belirtilerek, Türkiye’nin derinleşen bir ekonomik kriz yaşadığı ifade edildi. Uzun süredir uygulanan “faiz sebep, enflasyon sonuç” politikasının ağır faturasının başta kamu emekçileri olmak üzere tüm çalışanlara ödetilmek istendiği savunuldu.
Gelir adaletsizliğinin her geçen gün arttığına işaret edilen açıklamada, zenginin daha zengin, yoksulun daha yoksul hale geldiği belirtilerek, yoksulluğu büyütecek bir bütçenin hazırlandığı öne sürüldü.
Açıklama, “Tükeniyoruz, artık yeter. Yoksulluğu büyüten bu bütçeyi kabul etmiyoruz. Sorumlusu olmadığımız krizin bedelini ödemeyi reddediyoruz” ifadeleriyle sona erdi.
