‘‘Çocuklar Duymasın’’ dizisinde Emin Gümüşkaya’nın canlandırdığı Seyyar Tayyar karakterinin ‘‘Onu ilk ben buldum, ben yaptım patladı gitti’’ repliğini bilmeyen yoktur.
Bugünlerde öyle bir durum yaşıyoruz.
Nereden bakılırsa bakılsın teşekkür ve hediye boyutunu aşan, bazılarına göre ‘‘etik’’ sınırından taşan, Amerikan ölçeğine göre düpedüz rüşvet sayılan iki olay peş peşe patladı.
Önce Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkan Yardımcısı Mustafa Aydın’ın düğünündeki takı kuyruğu gündeme oturdu.
Birgün gazetesinden Timur Soykan’ın haberiyle olaydan haberdar olduk: ‘‘BDDK'nın denetimi altında bulunan bankaların genel müdürleri, özel finans kuruluşlarının sahipleri ve yöneticileri bu düğünde takı kuyruğuna girdi.’’
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek olayı duyunca ‘‘Bu ne etiksizlik’’ diye çıkıştı.
Derken New York Belediye Başkanı Eric Adams’a rüşvet davası patladı. Kendisine ölçüsüz hediyelerle teşekkür edilmesi yüzünden, Türkiye bu rüşvet davasının göbeğinde yer aldı.
Mustafa Aydın’la soy adı benzerliği dışında bir bağım yok ama hafızamı şöyle bir yoklayınca, düğünündeki takı kuyruğu konusunda kendisini savunma ihtiyacı hissettim! Çünkü ölçüsüz hediye yeni değildi; çok önce başladı, patladı gitti.
Turgut Özal döneminde bir Jaguar araba olayı oldu. Hediye geri verildi ama siyasi tarihte yerini aldı.
Jaguar olayından ders çıkarılmış olmalı ki, sonraki dönemde ‘‘takı’’lı ve ‘‘çıkın’’lı zenginleşme keşfedildi.
Tansu Çiller, oğlu Mert Çiller’in 1995’te askerlik yaparken aldığı Hazine bonoları soru işaretleri yaratınca, "bonoların sünnette takılan paralarla alındığı"nı açıkladı.
Çiller ailesinin ölçüsüz zenginleşmesi araştırma konusu oldu, Özer Uçuran Çiller, servetlerinin soruşturulan bölümünün, ölen kayınvalidesi Muazzez Çiller'in çıkınından çıktığını söyledi. ‘‘Bunlar eski insanlar. Kayınvalidem de 85 yaşındaydı. Bu yaşlı insanların adetleri vardır. Ölümünden sonra tesadüf eseri bulduk. Çıkınında saklamış’’ dedi.
Çiller ailesi aklandı.
Recep Tayyip Erdoğan’a AKP Genel Başkanı olduğu 2002’de, ‘‘İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde haksız mal edindiği’’ iddiasıyla dava açıldı. Erdoğan soruşturulan servetinin kaynağının, büyük oğlu Burak’ın sünnet düğününde takılan altınlar olduğunu söyledi.
Sunulan belgelere göre, ‘‘düğünde takılan toplam 30 kilogram muhtelif altın, 23 Temmuz 2001’de 262 milyar 802 milyon 364 bin 384 liraya bir döviz bürosunda 250 bin 550 dolara çevrilmişti.’’
Erdoğan da aklandı.
Arada kolyeden yüzüğe eleştirilen başka hediyeler, başka kişiler oldu. Hediyelerin kimisi geri verildi, kimisi verilen makamın kayıtlarına girdi, kimisi cebe indi.
Ölçüsüz zenginleşmede en sağlam yolun düğün dernek ve takı olduğu böylece belgelendi…
Bakmayın bakanın bunları bilmiyor gibi yüksek perdeden attığına. Suyun başında testinin dolacağını bilmiyor olamaz!.. ‘‘Su akarken testiyi doldurmak’’ diye bir deyim var bu diyarda.