Antalya Kadın Platformu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde staj yapan mesleki ve teknik lise öğrencisi kız çocuklarına yönelik istismar iddiaları üzerine Attalos Heykeli önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada, olayın aydınlatılması ve sorumluların hesap vermesi istendi.
Platform adına açıklamayı okuyan Özlem Yavuz, Meclis’te yaşandığı belirtilen istismar vakasının münferit olarak değerlendirilemeyeceğini belirterek, “Denetim yükümlülüğünü yerine getirmeyen Meclis yönetimi sorumludur” dedi. Yavuz, son yıllarda çocuk istismarıyla ilgili cezasızlık tartışmalarını, yargı paketlerini, infaz düzenlemelerini ve geçmişte gündemde yer alan benzer olayları hatırlatarak, kadın ve çocukların korunmasına yönelik politikaların yetersizliğine dikkat çekti. Platform, faillerin ve ihmali bulunan tüm sorumluların yargılanmasını, olayın üzerinin örtülmemesini ve çocuk istismarı faillerinin infaz düzenlemelerine dahil edilmemesini talep etti. Ayrıca İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmesi çağrısında bulunuldu.
Meclis’teki çocuk istismarı iddialarına tepki
Platform adına açıklama yapan Özlem Yavuz, “Basına yansıyan, Meclis Genel Sekreterliği tarafından da doğrulanan çocuk istismarı olayı nedeniyle bugün burada toplanmış bulunmaktayız. Türkiye Büyük Millet Meclisi lokantasında staj yapan mesleki ve teknik lise öğrencisi kız çocuklarının, yıllardır meclis personeli olarak çalışan bir grup erkek tarafından sistematik istismara maruz bırakıldığı ortaya çıkmıştır. Ülkenin en ‘güvenli’ olması beklenen kurumunda, halkın iradesinin temsil edildiği Meclis’te dahi çocuklar korunamıyor. Bugün ne yazık ki Meclis'te yaşanan çocuk istismarı tesadüf değil, yıllardır çocuk istismarına karşı önlem almayan iktidarın kadın düşmanı, çocuk düşmanı, lgbti+ düşmanı politikalarının bir ürünüdür. Yaşanan bu olay, yalnızca birkaç fail değil; yıllardır çocukları korumayan, erkek şiddetini aklayan, cezasızlığı kurumsallaştıran devlet bu konuda suçludur.
Her gün kadınlar katledilirken, çocuklar istismar edilirken, MESEM’lerde çocuklar öldürülürken ve emekleri sömürülürken, bu bütçenin kâğıt üzerindeki rakamlardan başka ne anlamı var? Kadınları ve çocukları korumayan, yaşam hakkını güvence altına almayan, kadın düşmanı, çocuk düşmanı politikalarınız olduğu sürece bu görüşmelerin ne anlamı var? Çocukları istismardan korumayan, bir bardak temiz su bile vaadetmeyen, okula aç gönderen bu zihniyet yerin dibine batsın.
Günlerdir torba yasa tartışılıyor bu mecliste. AKP-MHP İktidarı tarafından getirilen torba yasa ile birlikte kadın katillerine, çocuk istismarı faillerine af tartışmaları yapılıyor. Bu tartışmalar son 11 ayda 350 kadın katledilmemiş gibi, memleket kadın mezarlığına dönmemiş gibi, yaklaşık 4 ay önce meclis çalışanı Saliha Ozan cebinde koruma- tedbir kararıyla katledilmemiş gibi yapılıyor. İşte tam da bu torba yasalar Meclis'te çocukları sistematik bir şekilde istismar eden faillere güç veriyor, cesaretlendiriyor.
Meclis çatısı altında staj gören çocuklar Meclis çalışanları tarafından istismara maruz bırakıldı. Bugün yaşanan bu durum münferit değil, tam da AKP-MHP İktidarının kadın düşmanı, çocuk düşmanı lgbti+ düşmanı politikaların bir sonucu. Cezasızlık politikaları ile taçlandırdıkları yargı paketlerini unutmuyoruz. Hatırlamakta ve hatırlatmakta fayda vardır” dedi.

“Failleri tanıyoruz, sorumluları biliyoruz”
Açıklama şöyle devam etti: “2023 Temmuz’unda çocuk istismarı failleri ve kadın katilleri yangından mal kaçırırcasına TBMM’de kabul edilen yasa ile ‘infaz düzenlemesi’ adı altında salıverildi. Cinsel suçlarda tutuklama ve mahkûmiyet kararı zaten neredeyse istisnai olarak verilirken 2021 yazında çocuk istismarında cezasızlığı güçlendiren 4. Yargı Paketi meclisten geçti. Adalet Bakanlığı ve bakanlığa bağlı kurumlar 2019 yılında cinsel istismar verilerini sitesinden kaldırdı.
2017 yılında, tam da bu meclis çatısı altında yapılan yasal düzenlemeyle, il/ilçe müftülüklerine ve bağlı din görevlilerine ‘resmî nikâh kıyma ve tescil yetkisi’ verilerek çocuk yaşta evliliklerin önünü açılmak istendi. Yasayı geçirmedik.
2016 yılında Ensar Vakfı’nda 40’tan fazla çocuğa yönelik istismar skandalı ortaya çıktığında, ‘bir kereden bir şey olmaz’ diyen dönemin Aile Bakanı Sema Ramazanoğlu'nu unutmadık. ‘Küçüğün rızası var’ diyerek çocuk istismarı faillerini affetmeyi ve tecavüzcüyle evlendirmeyi çözüm diye önümüze koyan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, seni unutmadık! ‘Neye göre, kime göre çocuk, bazıları 15 yaşındadır ama olgun gösterir’ diyerek çocuğun evlilik yoluyla istismarını savunan Hüda-Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu seni çok iyi tanıyoruz!
6 yaşındaki kızını müridine ‘eş’ diye veren Hiranur Vakfı tarikat şeyhi yargılanırken; tarikatçılar olayı protesto eden kadınları hedef gösterip saldırırken bunu seyreden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu seni hele hiç unutmadık. Diyanet’in evlilik yaşını çocuklara kadar indiren fetvalarını unutmadık. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirmek, siyasal İslam’ın kadın ve çocuk düşmanı politikalarını meşrulaştırmasını çocuklara kadar indiren fetvalarını unutmadık.
Bunlar gibi daha sayamadığımız, çocuk istismarına karşı yapısal bir çözüm sunmadığı gibi çocuk istismarını körükleyen, failleri cezasızlık politikaları ile cesaretlendiren pek çok adım atıldı, pek çok söz kuruldu. Şu an hâlâ çocuk yaşını tartışan siyasi hamlelerle iktidarın emek sömürüsünün ve çocuğun evlilik yolu ile istismarının önünü açmaya çalıştığının farkındayız. Buna asla izin vermeyeceğiz.
Biz kadınlar buradan sesleniyoruz! Failleri tanıyoruz. Sorumluları biliyoruz. Çocukları korumayan bu düzeni de, istismarı meşrulaştıran bu zihniyeti de kabul etmiyoruz. Çocuklar için adalet istiyoruz.
Denetim yükümlülüğünü yerine getirmeyen Meclis yönetimi sorumludur. Bu nedenle Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş görevinden derhal istifa etmelidir. Meclis’te yaşanan istismarın tüm failleri ve sorumluları yargılanmalıdır. Üstünü örten, geciktiren, gizleyen herkes hesap vermelidir. Tacize, çocuk istismarına sıfır tolerans ilkesi ile asla ama asla çocuk istismarı failleri hiçbir infaz düzenlemesine dahil edilmemelidir. Devlete kadınları ve çocukları koruma, şiddeti önleme, cezalandırma ve bütüncül politikalar geliştirme yükümlülüğü veren İstanbul Sözleşmesi'ne geri dönülmelidir!
Çocuk istismarı faillerini koruma, aklama, yargıla!” ifadeleriyle son buldu.





