Türkiye genelinde sokak hayvanlarını hedef alan yeni düzenlemeler tartışılırken, uygulamada birçok belediyenin kapalı kapılar ardında toplama ve öldürme politikası yürüttüğü söyleyen Hayvan hakları savunucularından Çağrı Sert, Antalya başta olmak üzere çeşitli illerde, hayvanların kırsala atıldığı, barınaklarda ise kapasite açmak için öldürme vakalarının arttığı ifade etti.
Hayırsız Ada’yı hatırlattı
Hayvan hakları savunucularından Çağrı Sert, yıllardır sokak hayvanlarıyla iç içe yaşayan bir kültürün, “sıfır sokak hayvanı” hedefiyle yok edilmeye çalışıldığını belirtirken ‘Hayırsız Ada’dan günümüze uzanan kötü örneklerin yeniden sahnelendiğini; besleme yasaklarının yayılmaya başladığını; belediyelerin hem açıkça hem gizlice hayvanları topladığını, kırsala bıraktığını ya da öldürdüğünü ifade ediyor. Bu süreçte, veterinerlik fakültelerinin barınaklardan sağlıklı hayvan aldıklarını ve bunların tıbbi uygulamalarda kullanılması da büyük bir etik sorun olarak öne çıktığına dikkat çekiyor.

“Belediyeler barınak yapmak yerine hayvanları kırsala bırakıyor. Böyle olunca sorun çözülmüyor, sadece yer değiştiriyor”
Çağrı Sert, “31 Aralık’a kadar sokaklardaki tüm hayvanların toplanacağı yönündeki açıklamaların hiçbir gerçekliği yok. Hem sayıların büyüklüğü hem de mevcut barınak kapasiteleri ortadayken böyle bir şeyin yapılması zaten imkânsız. Antalya’daki tabloyu herkes biliyor; bu kadar hayvanı toplasanız dahi koyacak yer yok. Belediyeler barınak yapmak yerine hayvanları kırsala bırakıyor. Böyle olunca sorun çözülmüyor, sadece yer değiştiriyor. Benim yaşadığım köye bile her gün çok sayıda hayvan getiriliyor. Yaşam alanı olmayan bu hayvanlar bölgede tutunamıyor. Bu hem hukuka hem de vicdana aykırı, insanlık dışı bir uygulama” dedi.

“Kısırlaştırma seferberliği yapılsa sorun büyük ölçüde çözülür”
Sert sözlerine, “Biz yıllardır kapsamlı bir kısırlaştırma seferberliği öneriyoruz. Ancak siyasi irade bunu bilinçli şekilde hayata geçirmiyor. Oysa bir yıllık ya da iki yıllık planlı bir program yapılsa sorun büyük ölçüde çözülür. Veteriner odaları, özel klinikler, askeri veterinerler ve gönüllüler düşük maliyetli operasyonlarla büyük bir kapasite oluşturabilir. 2021’deki yasaklı ırk düzenlemesinde bile belediyeler ‘kısırlaştırmayı biz yapmayız’ diyerek sorumluluğu vatandaşa bıraktı. Asgari ücretle geçinen bir yurttaşa binlerce liralık operasyonu dayatmak hayvan sahiplenmeyi lüks hâline getiriyor”
![]()
“Müdahale hayvana değil, yaşam tarzına”
“Tartışmanın yalnızca kedi ve köpeklere indirgenmesi doğru değil. Getirilen yasaklar ve sınırlamalar aslında bir yaşam tarzına müdahale niteliğinde. Evdeki hayvan sayısına metrekare sınırı getirilmesi bunun en açık örneklerinden biri. Köpek bakana müdahale ile kreşlerin kapatılması aynı zihniyetin ürünü; toplumdaki dayanışma kültürünü hedef alan bir baskı anlayışıyla karşı karşıyayız”
“Altıncı maddenin kaldırılması katliamın kapısını açtı”
“Hayvan hakları savunucularının yıllardır savunduğu ‘kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat’ ilkesinin üçüncü ayağının kaldırılması en kritik kırılma oldu. ‘Yerinde yaşat’ kaldırılınca hayvanların bulundukları yerden toplanmasının ve öldürülmesinin önü açıldı. Bu politika birçok kentte fiili uygulamaya dönüştü. Anayasa Mahkemesi’nin yasayı iptal başvurusunu reddetmesi de büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Buna rağmen gönüllüler ve avukatlar mücadeleyi sürdürüyor”

“Öldürme politikası cezasızlıkla destekleniyor”
“Hayvanlara yönelik şiddet cezasızlık altyapısıyla büyüyor. Barınaklarda yer açmak için hayvanların öldürüldüğü bilinen bir gerçek. ‘Uyutma’ kavramı gerçeği gizliyor; bu hayvanlar öldürülüyor. Elazığ’da hayvanlara damar yoluyla çamaşır suyu verilmesi, Gebze’de canlıyken çöp torbasına konularak öldürülmesi, 2021’de kolibantla bantlanıp diri diri gömülme olayları, çöp kamyonlarında preslenen köpekler… Bu ülkede yaşanan tüm bu vahşet cezasızlık nedeniyle yaygınlaştı. Cezaların ertelenmediği, paraya çevrilmediği ve sicile işlendiği bir düzenleme şart”

“Besleme yasakları suça teşviktir”
“Bazı illerde başlayan besleme yasakları hem hukuksuz hem de tehlikeli. Yasalar hayvanı aç ve susuz bırakmanın işkence olduğunu açıkça söylüyor. Kırsala atılan yavrulu köpek örneğini düşünün; idare hayvanı beslemeyi yasaklayarak beni suça teşvik ediyor. Bu yasakların hiçbir hukuki dayanağı yok. Beslemenin yapılmadığı bölgelerde hayvanlar açlıktan, susuzluktan ve yaban hayvan saldırılarından acı çekerek ölüyor”

“21 Aralık’ta sokakta olacağız”
“21 Aralık’ta Hayvan Yaşam Özgürlük İnisiyatifi olarak Türkiye’nin birçok ilinde eş zamanlı basın açıklaması yapacağız. Antalya’daki açıklama saat 16.00’da gerçekleşecek. Yerel yönetimleri kısırlaştırma ve aşılama çalışmalarını artırmaya çağırıyorum. Toplama ve öldürme politikaları çözüm değil. Bu yasakların sözde olduğunu, bu uygulamaların insanlık dışı sonuçlarını ve gerçek çözümün planlı bir çalışmadan geçtiğini kamuoyuna anlatmak için 21 Aralık’ta sokakta olacağız” ifadeleriyle son buldu.






