Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği'nin (AKTOB) bu yıl 15'incisi düzenlenen Uluslararası Resort Turizm Kongresi, Antalya'da 'Yeni Stratejilerle Fark Yarat' temasıyla düzenlendi. Kongrenin açılışına Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Ünal Üstel, Antalya Valisi Hulusi Şahin, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Büşra Özdemir, AKTOB Başkanı Kaan Kavaloğlu ile yurt içi ve dışından çok sayıda sektör temsilcisi katıldı.
Antalya’da düzenlenen Resort Turizm Kongresi’nin son beş yılı incelendiğinde, programların ağırlıklı olarak tur operatörleri, yatırımcılar, otel yöneticileri, finans temsilcileri ve kamu bürokratlarından oluşan bir çerçevede şekillendiği görülüyor. 2020’de pandemi sonrası toparlanma, 2021’de dijital pazarlama ve pazar çeşitliliği, 2022’de küresel rekabet, 2023’te sürdürülebilir büyüme, 2024’te ise Türkiye turizminin 2030 vizyonu gibi başlıklar öne çıktı. Ancak tüm bu yıllarda turizmde işgücü piyasası, çalışanların yaşam koşulları, istihdam krizi veya insan kaynakları yönetimi doğrudan ele alınmadı. Kongrelerin konuşmacı listelerinde sendika temsilcisi, insan kaynakları uzmanı ya da çalışan hakları üzerine çalışan bir kuruluşun yer almaması, sektörün kronik emek sorunlarının karar masalarına yansımadığını gösteriyor. Bu yılki kongrenin de bu anlamda geçmiş kongrelere de bakıldığında bu katılımcı, konuşmacı ve ele alınan konularıyla pek farklı tasarlanmadığı görülüyor.
"Hizmeti üreten insan yoksa turizm yok demektir"
Dev Turizm-İş Sendikası Genel Başkanı Turgay Özdemir, bu tabloyu yıllardır süren yapısal bir sorun olarak değerlendirdi:
“Bu kongreler uzun süredir kâr odaklı toplantılara dönüştü. Oysa turizm insana insanla hizmet veren bir sektör; üreten, değeri ortaya koyan biz emekçileriz. Buna rağmen hâlâ emek bir maliyet kaleminden ibaret, oteldeki bir çarşaf, içecek, temizlik malzemesi gibi görülüyor ve bu yüzden emek temsilcileri bu toplantılara davet edilmiyor. Beş yıldızlı otelin mermerinin Roma’dan gelmesinin de, havuzunun büyüklüğünün de bir anlamı yok; hizmeti üreten insan yoksa turizm yok demektir. Türkiye’de turizmde ciddi bir emek krizi yaşanırken bu alana dair tek bir oturum bile olmaması, sorunun hâlâ kavranmadığını gösteriyor.”

"Turizmde emek konusu sistematik olarak bu tür toplantılarda dışlanıyor"
Dev Turizm-İş Sendikası eski Genel Başkanı Mustafa Yahyaoğlu da emek alanının kongrelerden ve siyasal toplantılardan sistematik biçimde dışlandığını söyledi: “Hiçbir insan kaynakları örgütü ya da emek temelli sivil toplum kuruluşu bu tür kongrelere davet edilmiyor. Sendikaları aralarına almak istemiyorlar; çünkü emek konuşulursa kârlılık politikaları sorgulanacak. Aynı durum siyasette de yaşanıyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Antalya’daki turizm toplantısını tesadüfen öğrendim; il başkanını ve milletvekillerini arayıp uyardım, gece aranarak toplantıya son anda davet edildik. . Yani mesele akıllarına gelmemesi değil, işlerine gelmemesi. Turizmde asgari ücret artık genel ücret haline geldi, işverenler işçi bulamamaktan şikâyet ediyor ama işçinin temsilcilerini masaya davet etmiyor. Demeçlerde işçinin değerinden bahsediliyor, ama turizmin geleceğinin konuşulduğu masada işçinin adı bile geçmiyor.”
Son beş yıllık tablo, turizmin geleceğinin tartışıldığı en geniş platformda işçilerin yine görünmez bırakıldığını ortaya koyuyor. Kongrelerin kapsamı büyürken ve katılımcı profili çeşitlenirken, sektörün neredeyse tüm yükünü taşıyan yüz binlerce turizm emekçisinin sorunları tartışmanın dışında kalıyor. Turizmin büyüme hedefleri her yıl daha yüksek sesle dile getirilse de, sektörün temel direği olan emekçilerin toplantı salonlarında değil, sadece servis alanlarında bulunması turizmin insan kaynağı sorunlarının hâlâ masaya yatırılmadığını gösteriyor.




