Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı KYK yurtlarında uygulanmaya başlanan yeni talimat, öğrencilerin ve hukukçuların tepkisine neden oldu. Uygulamaya göre yurtta kalan kız ve erkek öğrenciler, gece 00.00–02.00 saatleri arasında yurda giriş yapmadıklarında bakanlık sistemi tarafından hem kendilerine hem de velilerine otomatik SMS gönderiliyor. Bezm-i Alem KYK Yurdu’nda kalan öğrencilere bilgilendirme amacıyla toplu mesaj gönderilmesi ise tartışmayı alevlendirdi. Bazı öğrencilerin yurtta olmalarına rağmen hatalı bildirim alması “sistem sorunu” eleştirilerini artırırken, 18 yaşından büyük üniversite öğrencilerinin velilerine bildirim yapılmasının özel hayatın gizliliğine ve kişisel veri koruma ilkelerine aykırı olduğu savunuluyor.
Hem psikolojik hem hukuki açıdan sorunlu
Yeni uygulama, yalnızca teknik bir denetim mekanizması olarak sunulsa da özellikle kız yurtlarında büyük tepkiye yol açtı. Sosyal medyada çok sayıda öğrenci, “yurtta olduğumuz halde sistem yoklama yapmamış gibi SMS gönderiyor” diyerek uygulamanın sağlıklı işlemediğini dile getirdi. Gecenin geç saatlerinde ailelere gönderilen mesajların öğrenciler üzerinde baskı yarattığını belirten kullanıcılar, “reşit bireylerin velisine bildirim gitmesi hem psikolojik hem hukuki açıdan sorunlu” yorumunda bulundu. Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi Üyesi Av. Niyazi Şen de uygulamayı eleştirerek, 18 yaşını doldurmuş üniversite öğrencilerinin “velisine şikâyet edilmesinin” kabul edilemez olduğunu söyledi. Tartışma büyürken, uygulamanın 81 ildeki tüm yurtlarda geçerli olduğu ifade edildi. Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) yurtlarında iki hafta önce yürürlüğe giren yeni denetim sistemi, öğrencilerin yurda giriş saatlerine ilişkin otomatik SMS bildirimlerini devreye aldı. Bakanlık tüm yurtlara “izin alınmadığı halde yurda giriş yapılmazsa 00.00–02.00 arasında velilere SMS gönderilecek” talimatı iletti.
Şen, "Velisine şikayet etmekle’ tehdit etmek; onları birey olarak görmemektir”
Bezm-i Alem KYK Yurdu’nda kalan öğrencilere gönderilen mesajlarda “Yurt Hizmetleri Yönetmeliği’nin 33. maddesi gereğince gece izinsiz veya mazeretsiz üst üste 3 gün ya da toplam 10 gün yurtta kalmayanların ilişiğinin kesileceği” hatırlatıldı. Aynı yurtta kalan bazı öğrenciler ise sistem hatası nedeniyle yurtta oldukları halde yoklama dışı göründüklerini ve ailelerine mesaj gönderildiğini belirterek tepkilerini sosyal medyada dile getirdi. Uygulama, özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması bakımından da tartışma yarattı. Cumhuriyet Halk Partisi PM Üyesi Av. Niyazi Şen, hesabından yaptığı açıklamada, “18 yaşını doldurmuş, reşit, üniversite eğitimi alan yetişkin kadınları ‘velisine şikayet etmekle’ tehdit etmek; onları birey olarak görmemektir” ifadelerini kullandı. Şen, bakanlığı “vesayetçi ve ahlak bekçiliği” yaklaşımından vazgeçmeye çağırdı. Öğrenci toplulukları ve gençlik örgütleri de uygulamanın geri çekilmesini talep ederek “Denetim adı altında baskı kuruluyor. Reşit bireylerin yaşam tarzı devletin gözetim alanı olamaz” açıklamalarında bulundu. Tepkiler sürerken bakanlık cephesinden uygulamanın devam edeceğine ve tüm illerde standart olarak uygulanacağına dair bilgi verildi.
"Kadını eve hapsetmeye, kadının eğitimi, kariyeri ve özgürlüğü konusunda tek söz hakkını yine erkeğe bıraktığını görüyoruz"
Antalyalı kadın aktivistler ise konuyla ilgili, "25 Kasım’ın hemen ertesinde karşımıza çıkan bir haber kadına yönelik baskının ne kadar erk ve eril olduğunu bir kez daha gösterdi. Haberde Akdeniz Üniversitesi’nde yurtta kalan kız öğrencilere giden bir mesajda (sms) “…izinsiz dışarıda kaldığınız gece için 00:00-02:00 arası otomatik olarak tarafınıza ve velinize sms gidecektir” deniyor. Bu uygulama hem reşit olan bir insanın özgürlüğünü ihlal hem de son derece cinsiyetçi, kadın düşmanı bir uygulamadır. Üniversiteler YÖK’e bağlıdır. Yurtlarda ise KYK burslu öğrenciler olduğundan, Türkiye Cumhuriyeti Gençlik ve Spor Bakanlığı yetkilerinden söz edilebilir. Ancak hangi kurum olursa olsun, hiçbir vatandaşın, hiçbir kadının, 18 yaşını geçmiş hiçbir bireyin üzerinde “velinize sms gidecektir” şeklinde bir yaptırımı, tehdidi olamaz. Aslında bu tehdit sadece “kadın”a yönelik bir tehdittir çünkü aynı mesaj erkek öğrencilere gönderilmemiştir. 26 Kasım’da Erdoğan’ın kadınlarla ilgili yaptığı açıklama bir kez daha hükümetin kadını eve hapsetmeye, kadının eğitimi, kariyeri ve özgürlüğü konusunda tek söz hakkını yine erkeğe bıraktığını görüyoruz. Her zaman olduğu gibi kadın mücadelesi ne üniversitelerde ne KYK yurtlarında ne kamuda ne özel sektörde örgütlenmeyi ya da kadınlar arası dayanışmayı terk etmeyecektir. Türkiye genelinde tüm üniversitelerde uygulandığı söylenen bu uygulama ile ilgili araştırmamıza devam ediyor, kadın mücadelesinin bireysel ve örgütlü aktivistleri olarak süreci takip ediyoruz" ifadelerini kullandı.




