2016 yılından itibaren yürütülen kayyum politikasının eleştirilmesiyle başlayan açıklamada kayyumların halkın seçme ve seçilme hakkına müdahale anlamına geldiği ve bir parti, belediye meselesi olmasının ötesinde 85 milyon yurttaşı ilgilendiren bir mesele haline geldiği savunuldu.
Açıklamada daha sonra Türkiye Barolar Birliği'ne uygulanan müdahale, Baro yönetimine yönelik soruşturmalar, sanatçı menajerlerinin 12 yıl sonra Gezi eylemlerine katılmaları nedeniyle darbeye teşebbüsten tutuklanmaları, Bolu'daki yangın kıyımı, ESP üyelerinin tutuklanması, gözaltına alınan gazeteciler açıklamanın gündemindeydi. Platformm yargının iktidar tarafından araçsallaştırıldığını öne sürdü.
Platform, gazetecilerin soruşturulması, gözaltına alınması ve tutuklanmasıyla ilgili "Bu ay içinde 14 gazeteci gözaltına alındı. Son dönemde gazetecilere verilmekistenengözdağı sadece basın değil, tüm halkımız için büyük bir tehdittir. Özgür medya, demokrasinin temel direğidir. Ancak AKP iktidarı, eleştirel ve bağımsız gazeteciliği susturmak içindevletintüm imkânlarını seferber etmiş durumda. Saray rejiminin hoşuna gitmeyenhaberleri yapan, yolsuzlukları ve hukuksuzlukları ifşa eden gazeteciler gözaltına alınıyor, yargı sopasıyla tehdit ediliyor. Bu uygulamalar, hukukun üstünlüğünü yok sayan otoriter biryönetim anlayışının göstergesidir. Buradan açıkça ifade ediyoruz: Gazeteciliksuçdeğildir! Özgür basın susturulamaz! Bu baskılar karşısında ne gazeteciler susacaknede bizler geri adım atacağız! Türkiye’yi karanlığa sürüklemek isteyen bu otoriter zihniyete karşı, demokrasiye ve basın özgürlüğüne sahip çıkmaya devamedeceğiz. Gazetecilere yönelik gözaltılar derhal son bulmalı, halkın haber almahakkını savunan tüm basın mensupları özgür bırakılmalıdır. Onlar sadece gazeteci değil;aynı zamanda halkın haber alma hakkıdır, hakikattir, ifade özgürlüğüdür! Demokratikbir Türkiye ancak özgür bir basınla mümkündür! Unutulmamalıdır ki, basın özgürlüğüyalnızca gazetecilerin hakkı değil tüm yurttaşlarımızın hakkıdır. Türkiye'nin kayyımlara, gözaltı ve gazetecilerin tutuklanmasına değil, demokrasiye, barışa ve özgürlüklereihtiyacı vardır. Bu ihtiyacı karşılamak için mücadele etmekte en temel insan hakkı olarak boynumuzun borcudur" denildi