Adı “Süper İzin” konulan düzenlemeyle, maden şirketleri zeytin ağaçlarını taşırken yanına iki katı yeni zeytin ağacı dikmeyi vaat ediyor. Tabii bu vaadin ne kadar gerçekçi olduğu ayrı bir muamma... Üstelik zeytinliklerin kamulaştırılması gereken alanlarda, taşınmaz sahiplerine “20 yıl boyunca, rayiç bedelin sadece yüzde biri üzerinden” kira verileceği belirtiliyor. Yani ‘hazine arazisi kira fiyatına’ zeytinliğini kaybeden vatandaş…
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın onayıyla madencilik faaliyetleri, zeytinliklerin ortasında dahi durmadan devam edecek. “Kamu yararı” bahanesiyle elektrik ihtiyacını karşılamak için zeytinlikler maden sahasına çevrilecek, ağaçlar nakledilecek, doğa elden gidecek.
Her yıl maden şirketlerinden alınacak işletme ruhsat bedeli ise zeytinliklerin rehabilitasyonuna değil, doğrudan devlet kasasına girecek. Zeytinlikler öyle kolay kolay eski haline dönmeyecek belli ki.
Yenilenebilir enerji tesisleri için “acele kamulaştırma” yetkisi de uzatıldı. Bu da demek oluyor ki; önümüzdeki yıllarda sadece madencilik değil, enerji yatırımları da özel mülkiyetleri hızlıca gasp etmeye devam edecek.
Özetle, TBMM’den çıkan bu “süper izin”, zeytinliklerin madenciliğe ve acele kamulaştırmaya açılmasıyla Türkiye’nin bereketli topraklarına büyük bir darbe vuruyor.





