Müzenin depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle yıkılmasının gündeme geldiği Mart ayından itibaren deprem performans analiz raporunun kamuoyu ile açıkça paylaşılmasını talep ettiklerini, ısrarlı taleplerini resmi kanallarla ve Cimer üzerinden yinelediklerini vurgulayan Akdoğan, buna karşın henüz taleplerine karşılık bulamadıklarını söyledi.
Akdoğan 11 Temmuz tarihinde Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nün müze ile ilgili yaptığı açıklamada binanın depreme dayanıksız olduğunu yinelenmesi üzerine, şubelerinin basın açıklaması yoluyla yapıya ilişkin deprem performans analizinin hangi yöntemle yapıldığını, hangi teknik standartların kullanıldığını, analizlerin kim tarafından hazırlandığını ve onaylandığını, güçlendirme alternatifinin gündeme neden alınmadığını yeniden sorduklarını hatırlattı.
"Yapı analizi ile elimize ulaşan tek belge bu ve yıkım kararını vermek için yeterli değil"
Müze binasının depreme dayanıksız olduğu iddiasının kamuoyu ile bilgi, belge ve raporla paylaşılması konusunda yoğun ısrarları üzerine kendilerine gayri resmi yollardan ulaştırılan bir raporun ise deprem yönetmeliğinin belirlediği kriterleri karşılamadığını belirten Akdoğan ‘Sadece karot ve röntgen çalışmasının yapıldığı anlaşılan bu rapor tek başına genel deprem analiz performans raporu ortaya koymak için yetersizdir” dedi ve “Sadece bu rapora dayanılarak bir kamu binası yıkılıyorsa bu bir suçtur’ saptamasında bulundu. Akdoğan, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün 11 Temmuz’daki ‘beton dayanımı düşük, nevürsüz beton kullanılmış’ açıklamalarının bilimsel ciddiyetten uzak, herhangi bir vatandaşın kullanabileceği ifadeler olduğuna dikkat çekti.
Akdoğan, “Bir binanın depreme dayanıksız olduğu kararının nasıl verileceği konusunda Deprem Yönetmeliği açık kurallar getiriyor. Deprem Performans Analiz Raporu’nun nasıl hazırlanacağı bu yönetmelikte 15. bölümde adım adım anlatılıyor. Bunun için önce zemin etüdü yapılır, malzeme dayanım testleri karot alarak, sıyırma çalışmaları ile yapılır. Yapının proje analizi, röleve kontrolü, eklentiler kontrol edilir ve son olarak yapı üç boyutlu analiz programında modellenir. Elimizde bu aşamalardan geçmiş geçerli bir deprem performans analiz raporu yok” dedi.
Bakanlığın ifade ve uygulamalarındaki çelişkiler
Ellerine geçen yapının durumuyla ilgili analiz sonuçlarının yer aldığı raporun yetersizliği nedeniyle yapının depreme dayanıksız olup yıkılması için gerekçe oluşturmadığının altı çizilirken, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 2011 yılındaki bu yetersiz rapora dayanarak binayı riskli görüp 4 buçuk yıl sonra yıkmaya karar vermesinin kendi iddiası ile çeliştiğine ve tutarsız bir durum yarattığına dikkat çekildi. Toplantıya katılan Antalya Kent Konseyi Üyesi Mimar Recep Esengil ‘Madem böylesi yetersiz bir rapor ile müze depreme dayanıksız denilip yıkım kararı verildi, 2011’de çıkmış bu rapor, o zaman 4 buçuk yıldır neden beklenildi, hem insanları hem eserler riske atıldı” diye sordu.
Müzeyle ilgili süreç katılımcı ve şeffaf ilerlemiyor şikayeti
Akdoğan Antalya Arkeoloji Müzesi’nin geleceği ile ilgili karar alım sürecinin katılımcı ve şeffaf yöntemlerle ilerlemesi gerektiğini belirterek, 20 Mart’ta Antalya Arkeoloji Müzesi’nde müzede bir toplantı düzenliyor, binanın depreme dayanıklı olmadığı söyleniyor ve o kentteki inşaat mühendisleri odasını toplantıya çağrılmıyor. Bizim bu toplantıya davet edilmemiz gerekmez miydi? diye sordu.
Basın toplantısına katılan Antalya Kent Konseyi Altyapı Çalışma Grubu Üyesi, Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Fakültesi Öğretim Üyesi Nihat Dipova da, ‘Müzenin yıkılacağını kent konseyinde bir çalışma grubunda ara verildiğinde kahve içerken, yanda müzede çalışan personelin yıkım nedeniyle çekmecelerini boşalttığının konuşulduğu bir sohbete kulak misafiri olarak öğreniyoruz” örneğini vererek Akdoğan’ın sürecin kamusal tartışmaya açık ve şeffaf yürütülmediği iddiasını destekledi. Dipova ‘Şu an aniden Müze kapatıldığı için ziyaretçiler kapıdan dönüyor. Yılda 200 binin üzerinde ziyaretçisi olan bir müzenin kapatılma ve yıkım kararı bu şekilde alınmamalıdır’ değerlendirmesinde bulundu.
Toplantıda Bakanlığın müze ve ören yerlerini kapatmadan 6 ay önce seyahat acentelerine bilgi vermesi gerektiği, tur düzenleyen acentelerin müzenin aniden kapanması nedeniyle programdaki değişikliği turistlere anlatmakta zorlandığına dikkat çekildi.
Falezlerin koruma statüsünün düşürülmesinin yarattığı endişe
Toplantıya katılan Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Mustafa Karancı ise Antalya Arkeoloji Müzesi’nin bulunduğu bölgede falez bandının 2024 yılının Eylül ayında koruma statüsünün düşürüldüğüne dikkat çekti. Karancı, “Ödüllü bir yapı için duyulan endişenin, içindeki eserlerin korunmasına yönelik endişenin, yeni yapılacak binanın nasıl olabileceği endişesi, güçlendirebilirken neden yenisine para harcıyoruz endişesinin yanında bir endişe daha var: Komşu parseller de farklı bir nitelik mi taşıyacak? Çünkü 024 yılından itibaren takip ediyoruz. Eylül ayında Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile Meteoroloji Dördüncü Bölge Müdürlüğü’nün yanındaki Piri Reis Caddesi’nden Varyant’a kadar olan kısmın koruma statüsü değiştirildi. Bunun sebebinin ne olduğunu sorgulandı. Bir içecek firmasının etkinliği için platform kurulacak dendi. .30 metrekare organizasyon için 500 – 600 metrelik alanın statüsünü kaldırılması ilginç geldi. Bu alan Piri Reis Caddesi’nde bir başlangıç noktası. Cetvelle çizilmiş bir formasyon yoktur. Buradaki endişemizi dile getirdik. Burada farklı imar planı tadilatları ile farklı şeyler planlanabilir. Falezlerin doğusu ile batısı arasında fark olmadığını neden böyle bir çizginin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile getirildiğini sorguladık. Dava açtık, bilirkişi raporunu bekliyoruz” dedi.






