Çalıştayda, keçi üretiminin Toroslar’da bir yaşam biçimi olduğuna, Yörük kültüründe özel bir yeri bulunduğuna dikkat çekildi. Türkiye’nin keçi varlığının son 30 yılda yüzde 19 artmasına karşın Antalya’da aynı dönemde yarı yarıya azaldığı, buna rağmen kentin 628 bin baş keçi ile ülke genelinde ikinci sırada olduğu belirtildi.

TİP'ten MEB önünde protesto: "Sizin çocuğunuz yok mu?"
TİP'ten MEB önünde protesto: "Sizin çocuğunuz yok mu?"
İçeriği Görüntüle

“Keçi Eti Sağlıklı ve Uygun Fiyatlı”

Çalıştayda, keçi etinin düşük yağlı, sağlıklı ve sindirimi kolay bir ürün olduğu vurgulanarak, kırmızı ete alternatif olarak değerlendirilebileceği ifade edildi. Planlı ve kontrollü otlatılan keçilerin, orman ve makilik alanlarda zarar vermediği, aksine yangın riskini azalttığı dile getirildi.

Avrupa Pazarına Açılma Fırsatı

Avrupa’da keçi eti ve sütüne yoğun talep olduğuna dikkat çekilen toplantıda, ürünlerin doğru etiketlenmesi, coğrafi işaretle tescillenmesi ve modern pazarlama yöntemleriyle uluslararası pazarda hak ettiği yeri bulabileceği ifade edildi.

“Keçi Eti Tüketimi Çok Az”

İl Tarım ve Orman Müdürü Fırat Erkal, Antalya’nın küçükbaş yetiştiriciliğine elverişli coğrafyaya sahip olduğunu belirterek, keçi etinin koktuğu yönündeki yanlış algının tüketimi olumsuz etkilediğini söyledi.
Tarım ve Orman Bakanlığı HAYGEM Genel Müdür Yardımcısı Erkan Alkan ise Türkiye’de 2024 yılında 5 milyon keçinin kesildiğini, kişi başına keçi eti tüketiminin yalnızca 1,16 kilo olduğunu, süt üretiminde ise 482 bin tonun keçiden elde edildiğini açıkladı.

Çalıştayda, keçi yetiştiriciliğinin geliştirilmesi, üreticinin güçlendirilmesi ve ürünlerin pazarlamasına yönelik öneriler masaya yatırıldı.

Çobanlar 'canavar'dan dertli

Çalıştay'a katılan ve otlatma ile organik keçi yetiştiriciliği yapan çobanlarsa son yıllarda karşılarına çıkan en büyük sorunun 'canavar' diye tabir ettikleri keçilere saldıran kurt olduğunu söylüyor. Geçtiğimiz yıl sürüsünden yaklaşık 100 keçiyi kurt saldırısı nedeniyle kaybettiğini anlatan ,Elmalı'da çobanlık yapan Ayşe Çelik, yaşının ilerlediğini, kendisinden sonra çocuklarının keçi çobanlığı yapmak istemediğini, bu nedenle keçileri satarak sürüyü azaltarak bitirme yoluna gittiklerini belirtiyor

"Afgan çoban keçi peşine koşamaz"

Çetin, küçükbaş hayvanlar ve Honamlı keçilerinin çit içinde yem ile beslenebildiklerini ancak kıl keçilerinin kesinlikle özgürlüğünün kısıtlanmaya gelmediğini, hayvanın çit içine girince hastalanmaya başladığını aktararak, Afgan çoban bulduk ama onlar keçinin peşine bizim gibi koşamıyor. Biz yeri geliyor günde 20 kilometre yapıyoruz keçi ile birlikte yeri geliyor daha fazla." diyor.

Taş ocaklarının keçi otlatmaya etkisi

Çelik, Korkuteli yaylasında eskiden taş ocaklarının bu kadar fazla olmadığını da belirterek orman alanının azalmasıyla, keçilerin besini olan palamutlar azalıyor, keçiyi gezdireceğin alan kalmıyor, taş ocaklarının tozu pisliği hayvanı etkiliyor, hayvan taş ocağının yakınına yaklaşmıyor" diyerek, bölgede artan taş ocaklarının hayvancılığa olumsuz etkisine dikkat çekti.

"Çalıştay'daki en genç çoban benim"

Korkuteli'nin Yelken Köyü'nden Çalıştay'a katılan Ali Ayçin ise "Kurt, mera gibi ne sorun olursa olsun, insan olduktan sonra diğer sorunlar çözülür. Benim bulunduğum yaylada 50 yayla varmış şimdi 5 çoban kaldık. Bu iş öyle bir iş ki ne diriye ne ölüye bakıyor. Ben bu sene Antalya'da bir gün denize girmedim. Bu çalıştaya gelmek için de bir arkadaşıma rica ettim, yerime o bakıyor. Onu bulmak da zor. Tüccar benim malıma az değer biçince üzülüyorum. En son 145 malımız kalmıştı, sattık, 30 - 35 taneyi de babam kendine koydu. Azaltıyoruz. Şehirde sigortalı bir işe girerim ben de. Yarın bir yuva kurarsam kurarım. Dağa taşa gelen gelin yok.

Muhabir: Ece Güneş