Antalya Arkeoloji Müzesi, Türk modernist mimarlığının önemli örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. Mimar Doğan Tekeli, Sami Sisa ve Metin Hepgüler’in birlikte tasarladığı müze, 1964’te açılan ulusal bir mimarlık yarışmasını kazanarak inşa edilmiş ve 1972’de hizmete girmişti. Yapının özgün tasarımı, yerel bağlamla bütünleşmesi ve modern mimarlık anlayışını yansıtmasıyla dikkat çekerken, 1988 yılında Avrupa Konseyi tarafından “Yılın Müzesi Özel Ödülü”ne layık görülerek uluslararası alanda da tescillenmişti.
Müze'nin Kültür Varlıkları Koruma Kurulu'na yapılan tescil başvurusu reddedilirken, 14 Eylül günü yıkımına başlandı ve yıkım 17 Eylül itibariyle tamamlandı.
"Bana en acı veren yıkım oldu"
Müzenin mimarlarından Doğan Tekeli, yıkım görüntülerinin kendisine ulaştırıldığını ve izlediğinde yaşadığı üzüntüyü "Ekskavatörler sanki benim başıma vuruyormuş gibi hissettim" sözleriyle ifade etti
Tekeli, daha önce Ankara'da tasarladığı Danıştay binasının ve İstanbul'da tasarladıkları bir banka binasının yıkıldığını, Antalya Arkeoloji Müzesi'nin yıkılan üçüncü eseri ve en çok acıyı veren olduğunu söyledi.
"Özgün bir yapıydı. Dünyada bir örneği yok. Antalya’ya mahsus, Antalya’nın programına, içeride teşhir edilecek şeylerin çevresine uygun, herhangi bir yerden taklit olmayan çağdaş bir binaydı. Türk modernist mimarlığı için bence iyi bir örnekti. Yazık oldu. Kültür Bakanlığı’ınn bu binayı muhafaza etmesi Türk kültürüne de büyük bir katkı sağlardı. Şu bakımdan ki, Türkler böyle bir yapıyı koruyabiliyorlar, fikri oluşurdu"
Tekeli, yapının korunması için mücadele eden sivil toplum kuruluşlarına ve vatandaşlara teşekkür etti.

"Telif konusu tam belli değil"
Yıkılan eser üzerindeki telif hakları konusunda ise Tekeli "Telif konusu tam belli değil. Telif haklarını düzenleyen kanunlar çok net değil. Maddi ve manevi haklar olmak üzere iki tür telif var. Maddi haklar, binanın projesini yapmış olmaktan doğan hakkınız. Bir de manevi hakkınız var. Manevi hak devredilemez deniliyor telif hakları kanunuda ama manevi hakların ne olduğu tam tarif edilmiyor."
"Yıkılacaksa en azından eski müellife yeni proje sunma imkanı verilmeliydi"
Yasadaki manevi hakların net tarifinin bulunmaması nedeniyle, yıkımdan doğacak manevi zararın giderilmesi için en azından yıkılan binanın yerine yapılacak yeni bir yapı düşünülüyorsa, yıkılan binanın mimarı tasarımcısına yapılması planlanan yeni yapı için tasarısını sunma imkanı verilir. Etik olan budur. Yeni yapıyı tasarlayacağı ilan edilen Baraka Mimarlık'tan bana geldiler, Bakanlığa 11 proje sunulmuş, bakan içinden birini seçmiş. Kamu kaynakları ile yapılan yapılar, Bakanların kişisel tercihleri ile mimarların seçiminin doğruluğunu kamuoyu takdirine bırakıyorum. Bizim birçok kamu binamız, Cumhuriyet döneminde, yarışma ile yapılmıştır. Usül, adet budur. Siz kendi finans kaynaklarınızla kendi aileniz için bir aile müzesi yaptırırsanız diğer yolu tercih edebilirsiniz" dedi.
"Yeni müze yapılmasına karşı çıkan yok"
Yeni müze yapılmasına, daha güzelinin yapılmasına mani yoktu, Antalya’da arsa mı yoktu? . Bu müze muhafaza edilmiş olsaydı, yenisi de yapılmış olsaydı, fevkalade olurdu. Bu müze de eski bir müze olarak kullanılırdı. Hangi kentte bir tek müze var ki? Yeni müzeye karşı çıkan yok.





