Antalya Orman Bölge Müdürlüğü’nün yürüttüğü restorasyon süreci kapsamında, sahaya gelen genç kızılçamlar ve tohum stoğunun yeterli olmadığı ve tamamen yanan alanlarda dikilen fidanlar 4 yıl içinde 40 -50 cm boylarına ulaştı

Orman Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Ali Kavgacı,’nın sahadan aktardığı son gözlemlerine göre, orta ve üst yükseltilerde kızılçamların doğal olarak sahaya geldiği, yaşlı ağaçların bulunduğu bazı bölgelerde ise makiliklerin hâkim olduğu görüldü. Kavgacı, kızılçamın yangına karşı dayanıklı yapısı nedeniyle 20-30 yıl içinde yeniden orman oluşturabileceğini ifade ederek, ekolojik temelli restorasyon yapılmasının önemine dikkat çekti. Kavgacı’ya göre, hatalı müdahaleler ikinci bir yıkıma, örneğin toprak kayıplarına ve taşkınlara neden olabilir.

Yangın sonrası alanda yapılan kesimlerin alt yükseltilerde çimlenme başlamasıyla devam ettiğini belirten Kavgacı, bölgenin büyüklüğü nedeniyle müdahalelerin eşzamanlı yapılamadığını, Kızılçamla birlikte, Türk meşesi, Keçiboynuzu, Menengiç ve Sumak gibi türlerin de sürgünlerden yenilendiği ve toprakta bitki örtünün oluşmaya başladığını aktarıyor.

İnsanın ormanla teması artıyor, yangınlar çoğalıyor

Prof. Dr. Ali Kavgacı, 2021 öncesinde yangınlar üzerine yapılan tartışmaların, toplumsal farkındalık yaratmakta yetersiz kaldığını vurgulayarak orman-insan etkileşiminin giderek yoğunlaştığına dikkat çekiyor. Kavgacı, şehirlerin ormana doğru büyümesi, orman içi turizm tesisleri, enerji nakil hatları, kasti yangınlar ve ihmalin yangın riskini artırdığına dikkat çekerek ve 2024 yılı, yangın sayısının en fazla görüldüğü yıl olduğunu hatırlattı. Yangın sezonunun artık yalnızca Mayıs-Kasım aylarıyla sınırlı olmadığını belirten Kavgacı, küresel iklim krizinin etkisiyle Akdeniz kuşağında tüm yıl boyunca yangın riski bulunduğunun altını çizerken, Aralık ayında Los Angeles'ta çıkan ve tüm kenti etkisi altına alan orman yangınına işaret etti.

Antalya kent yangını riskine karşı hazırlıklı mı?

Kavgacı, Antalya’nın Konyaaltı Uncalı’nın kuzeyindeki ormanlık alanların büyük bir enerji taşıdığını, olası bir kuzey yangınında kentin yeterli hazırlığa sahip olmadığını vurgulalyan Kavgacı, orman yangınlarının cepheler hâlinde ilerlediğini, küçük çaplı yangınların bile büyük tehdit oluşturabileceği konusunda uyarıyor. Kavgacı, kent yangınlarına karşı özel bir organizasyonun kurulması gerektiği konusunda 4 yıldır uyarıda bulunduklarını ancak Antalya'nın henüz böyle bir risk karşısında hazırlıklı olmadığını öne sürüyor , İzmir’de kente ulaşan son orman yangınından da ders alınması gerektiğini ifade eden Kavgacı, ormandan gelecek kent yangınlarına karşı hiyerarşik, kuralları belli, mevzuat ve altyapısı ile bir organizasyonun kurulması gerektiğini savunuyor.

Turizm sektörü yangın riskinin farkında mı?

Yangın riski altındaki bir diğer önemli sektör ise turizm. Prof. Dr. Kavgacı, 2024 yılında turizm işletmelerinde Türkiye Ormancılar Derneği Batı Akdeniz Şubesi tarafından yürütülen WWF Türkiye ve Garanti BBVA tarafından desteklenen yangın farkındalığını artırmaya yönelik bir proje yürüttüklerini ve 3 bine yaklaşan konaklama tesisine sahip Antalya’da sadece 2 tesisin bu ücretsiz eğitim almaya talip olduğunu hatırlattı. Turizm tesislerinin ormanla iç içe olduğunu, bir yangının hem işletmeden ormana hem de ormandan işletmeye sıçrayabileceğini belirten Kavgacı, "60 milyar dolarlık bir turizm bütçesinden bahsediyoruz. Bunun büyük bölümü Akdeniz ve Ege’de ormanla iç içe tesislerin katma değeri. Burada çıkacak bir yangınla hemen turizm etkilenecek, uzun dönemde de peyzaj da olumsuz etkileneceğinden o bölge turistik albenisini kaybedecek. Turizm sektörünün bunun farkında olmadığını gördük” değerlendirmesini yaptı.. Turizmin yangın mücadelesinde aktif bir aktör hâline gelmesi gerektiğini vurgulayan Kavgacı, yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve merkezi yönetimin birlikte hareket etmesi gerektiğine vurgu yaptı.


Formun Altı

Muhabir: Ece Güneş