Haldeyiz…ama ne haldeyiz. Sabahın erken saatleri. İçerisi çiftçilerin kamyonetleri ile dolu. Kasalarca ürünler yığılmış. İncecik kabaklar 10-15 lira, badem salatalıklar 5 lira. Domates 25 lira oldu diye üretici seviniyor. Köy biberi 10 lira kıl biber 20 lira. Maliyeti kurtarmıyor. Gece 3’te açılan piyasada satılan satılmış, sabah erken saatlerinde alışverişe gelen son pazarcılar. Komisyoncu ambarında kalan ürünler sıcakta fazla bozulmadan satılmayı bekliyor. Pazarcı da ürünlere isteksiz bakıyor, “Alsam mı almasam mı, satsam mı satmasam mı” der gibi.
Salatalık üreten bir çiftçi yarım litre şişe su almak için 3 kilo salatalık üretmek, toplamak ve hale getirmek zorunda. Sözgelimi Antalya Hali’ne en yakın örtü altı üretim merkezi Aksu’dan malını buraya getirmek için gerekli 500 TL yakıtın bedelini 500 kilo salatalık ekip, yetiştirip, toplayıp, hale getirip kilosu 5TL’den satarak ödeyecek. Sonra halde karnı acıkır bir yemek yerse, en az 250 kilo salatalık bedel ödeyecek. Yolda markete girip eve temizlik malzemesi, kahvaltılık, baklagil alıp çıkarsa da en az 1 ton salatalık bedel ödeyecek. Yani çiftçinin hale girip çıkması yaklaşık 2 ton salatalık demek.
Saat 11’e geliyor. Haldeki deki Belediye Yönetim binasında Antalya komisyoncularının toplantısı başlıyor ve açıklanan fiyatlar şöyle.

Antalya’da Sigorta diye tabir edilen en büyük halk pazarına gittiğimizde de karşımıza çıkan fiyatlar halin açıkladığı fiyatların 5 lira 10 lira yukarısıyla karşılaşıyoruz. Eğer akşam olduysa hal fiyatlarından da aşağıda satışlar çok olağan. Antalya’daki market raflarında ise hal fiyatlarının 2 – 3 katı fiyatla ile karşılaşıyoruz. . (Diğer iller için elbette bir lojistik maliyet olacaktır)





Halde ne zaman fiyatlar halk tabiriyle “yere çakılsa” ya da markette ne zaman fiyatlar zirve yapsa akla kuşkuyla gelen öznelerden biri komisyoncu.
Antalya Toptancı Hali Yaş Sebze ve Meyve Hali Komisyoncular Derneği'nden (ANTKOMDER) Mutlu Ekinci ve Erkan Tosun “Piyasayı belirleme sorumluluğumuz yok, piyasanın kaotik olmaması için inisiyatif alarak fiyat açıklıyoruz” diyor. Piyasanın halde gece açılan piyasada satışların ve talebin durumuna göre belirlendiğini söylüyorlar. İçlerinden bir kısmının da çiftçilik yaptığı komisyoncuların sabah 11’de yaptıkları toplantıya çiftçi kanadından üretici birliklerinden ve ziraat odasından bir temsilcinin ANTKOMDER’in talebiyle katılmaya başladığı bilgisini veriyorlar.

Türkiye’de üretici hallerinde komisyonculuk niye var?
Ekinci ve Tosun’un anlattıklarından anlaşılan o ki halde komisyonculuk varlığını üç gerekçeye dayandırıyor. Bunlardan birincisi üretici örgütlü olmadığı için ürününü satarken yalnız ve bu pazarlık gücünü düşürüyor. Komisyoncu burada portföyüne aldığı birçok üreticinin gücüyle tüccarla pazarlığa oturabiliyor. İkincisi üretici ve tüccar arasındaki güvensizlik. Komisyoncular aldıkları yüzde 8 komisyonu, tüccarın para ödememesi halinde çiftçinin parasını alabilmesi için kendisine ödediği bir sigorta primine benzetiyor ancak vakti zamanında halde dükkân açıp çiftçinin ürünü alıp kaçan birkaç komisyoncu olayı da vaki olmamış değil. Üçüncü olarak da komisyoncu, üretim için finansman bulamayan çiftçiye aslında devletin ya da çiftçi kooperatifleşe kooperatifin vermesi gereken desteği veriyor. Söz gelimi portföyündeki çiftçiye fide ihtiyacı, yıpranan serasının tamiri, gübre alımı için sezon başında çek yazıyor. Bu bir ön ödeme de sayılabilir.
Diğer taraftan ANTKOMDER’den Ekinci ve Tosun, üretici – komisyoncu - tüccar üçgeninde en fazla zarar edenin komisyoncu olduğunu, bu yıl komisyoncular arasında küçülmeye gidenlerin arttığını, bunlar arasında mesleği bırakmayı planlayanların bulunduğunu söylüyorlar. Dolayısıyla bu durum Antalya’da komisyoncunun üreticiye sırf üretmeyi bırakmasın diye yaptığı ön ödeme desteğinin de önümüzdeki sezon riske girmesi anlamına geliyor.
ÇKS kayıt sistemi tam kapasite işletilemezken tarım nasıl planlanabilir?
Türkiye’de yaş sebze üretiminde planlama yok. Planlama için analize, bunun içinde güçlü verilere ihtiyaç var. Bu verilerin sağlanabileceği önemli bir kaynak, çiftçi kayıt sistemi. Ne yazık ki randımanlı işlediği söylenemez. Üreticilerin pek çoğu çiftçi kayıt sistemine kayıtlı değil. Ekinci, Antalya’da yaklaşık 170 bin üreticiye karşılık sadece 40 bin üreticinin çiftçi kayıt sisteminde olduğu savunuyor. Diğer taraftan sisteme kayıt periyodu ise her yıl 3 ay ile kısıtlı. Ekim ayında başlıyor Aralık ayında sona eriyor. Oysa bahar aylarında, yaz aylarında da farklı tarih aralıklarında tarımsal ürün üretip sonlandıran üreticiler var. Bu üretim kaydedilemiyor. Tapu sorununun yaratığı durumlar, üreticilerin vergi kaydı oluşmasın diye de kayıtlı üreticilikten kaçınması kayıt ve veri oluşumunun önündeki engeller.
Ekici ve Tosun komisyoncuların, üreticileri belli ürün ekimlerini önerdiklerini söylüyor. Ancak bir taban fiyat olmadığı için ısrar edemiyorlar çünkü yönlendirdikleri üründe ola ki denetleyemedikleri bir faktörden dolayı- ki bu hem üretimde hem de ürünün satış ve pazarlamasında işin neredeyse tabiatında olan bir durum- üreticinin zararını karşılayamayacakları için öfkesini de çekmekten kaçındıkları için öneri düzeyinde kalıyorlar. Yani önerinin sorumluluğunu paylaşmıyorlar. Üretici o yüzden hala içinde bulunduğu sene hangi ürün para ettiyse ertesi yıl onu üretme gibi basit üretim kararları verme yoluna gidiyor.
Çiftçinin serbest piyasa koşullarındaki riskini paylaşan yok
Hem üretici hem komisyoncu üretim planlaması kadar talep planlamasına da ihtiyaç duyuyor.
Diğer taraftan ÇKS tam olarak işlese ve her sene ne kadar alanda, hangi çiftçi ne üretiyor ya da üretecek sene başında belli olsa ve daha sonra üretim, satış, pazarlama sonuçları izlenerek çiftçiye devlet ekeceği ürünü bildirse, çiftçinin zarar etmesi durumunda taban fiyat ya da benzeri bir finansal güvence sunması gerekir. Ancak devlet bu planlamada yaşanabilecek herhangi bir aksamanın riskini almaktansa çiftçiyi risk havuzu içinde kaderiyle baş başa bırakmayı tercih ediyor. Kuru tarımda sulama sıkıntısı olan yerlerde mısır yasakları, kimi ürünler içinse desteklerle teşvik yoluna gidiyor. Ancak yaş sebzede atılmış bir somut adım yok. Zaten kimse de ilgili Bakan’a “kuru tarımda belli bir planlama için adım attınız, uygulamalar başladı, yaş sebze üretimi konusunda bir planlama yapmayı planlıyor musunuz” diye sormuyor. Tarımsal Üretimin Planlanması Hakkında Yönetmelik’te yaş sebzelerin de üretim planlamasına dahil edildiği cevabı alınacak, nasıl? Diye sorulacak ikinci soruya, “üretim havzaları kapsamında” cevabı verilecek ancak “Akdeniz’de belirlediğiniz üretim havzasında Antalya’da 2025/ 2026 sezonu için spesifik bir sebze için üretim planlaması var mı” diye sorduğunuzda büyük ihtimalle “Henüz planlamadık” cevabını alacaksınız. Eğer planlandıysa da kamuoyundan gizleniyor olmalı. Sonuçta planı yapanlar aynı zamanda planın uygulanmasından da sorumludur. Bakanlık çiftçinin “benim için ne plan yaptınız” diye bakanlığa telefon açmasını beklemiyor olmalı.
Talep planlamasında dikkat edilecek nokta: İhracatta rekabet giderek zorlaşıyor
Antalya Hali’nde yaş sebzede ihracatın düştüğü, ihracatçının rekabette zorlandığı kalite ve fiyat sorunlarına dayanılarak savunuluyor. Birincisi, maliyetler. Diyelim çiftçi kaliteli bir ürün elde etmek için hiçbir maliyetten kaçınmadı, gübresini, suyunu, bakımını yaptı. Bu kaliteli ürün maliyetinden dolayı rakip piyasalardan daha pahalıya fiyatlandı. İkinci durumda üretici maliyetten kaçındı, gübreden kıstı, sudan kıstı, bu sefer ürün istenen kalitede olmadı ve ihracatçı iyi ürünle pazara çıkamadığı için rekabette gücü düştü. Ve son olarak rakipler arttı ve güçlendi. İran, Orta Asya ve Asya ülkeleri örtü altımda üretimde doğal enerji kaynakları doğalgazdan aldıkları güçle gübrede ve sera iklimlendirmede, işçilik maliyetlerinin düşüklüğüyle Türkiye’nin müşterisi pazarlara yakınlıklarıyla zorlayıcı olmaya başladı.
Halde ihracat yok mal birikti deniyor, BAİB'e göreyse ihracat yükselmiş görünüyor
Dönüyoruz Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği’ne. Birliğin açıkladığı son 4 aylık rakamlar şu an halde fiyatı düşen başta domates, salatalık ve biberde ihracat gelirinin yükseldiğine işaret ediyor. Ancak miktar hakkında ticari sır diye bilgi verilmiyor. Dolayısıyla üretici, hiçbir zaman kendisinden 20 liraya alınan 1 kilo ürünün ne kadara ihraç edildiğini bilemiyor ya da halde ürününün fiyatının ihracat yapılamadığı için nasıl düştüğü açıklamasına anlam verme uğraşı içine giriyor.

Halin yakınına kurutma ve meyve suyu tesisi talebi
ANTKOMDER'den Mutlu Ekici ve Erkan Tosun Antalya Hali içinde ya da yakınında ikinci tabir edilen, şekli biraz daha bozuk ürünlerin ve satılamayan ürünlerin değerlendirilmesi için soğuk hava deposu, sebze meyve kurutma tesisi, meyve suyu fabrikası kurulmasının fiyatlara istikrar getirmeye katkısı olabileceğini düşünerek yerel yönetimlere taleplerini iletiyor





