Yusuf Yavuz

Kaş Limanağzı’ndaki eko-turizm işletmesi yapmak için orman arazisinden geçiş izni verilen eski Bakan Erkan Mumcu, eleştirilere yanıt verdi: “İmar mevzuatı zorunlu kıldığı için yapılan bir çalışma. Herhangi bir imtiyaz talebimiz olmadı. Burada temelsiz yapılar olacak ama buna rağmen zemin etüdü yapılması zorunlu tutuluyor. Böyle olduğu halde çevre haini ilan ediliyorum. Ben bunu hak etmedim.”

Antalya’nın Kaş ilçesinde karayolu ulaşımı bulunmayan Limanağzı bölgesinde orman arazisinden yol açılması kamuoyunda tepkilere neden oldu. Kaş-Kekova ÖÇK Bölgesi sınırlarında bulunan 3. Derece doğal sit statüsündeki Limanağzı’nda 16 bin 685 m2’lik arazide yapılmak istenen eko-turizm projesinin eski Kültür ve Turizm Bakanlarından Erkan Mumcu’ya ait olduğu öğrenildi.

Yasa gereği sondaj makinesini buraya getirmek zorundayız

Konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan eski Bakan Erkan Mumcu, söz konusu arazide son yıllarda öne çıkan, yüksek konforlu kamp alanları için kullanılan ‘Glamping’ tarzında bir işletme yapmayı hedeflediğini dile getirdi. Bu proje için uzun süredir çaba harcadığını anlatan Mumcu, “Ben burada üç yıl boyunca uğraştım, gittim geldim. Burada yapılacak yapılar temelsiz olmasına rağmen imar mevzuatı gereği zemin etüdü yapılması zorunlu. ‘Yasa gereği böyle’ denildi. Biz de zorunlu olarak arazide zemin etüdünü yaptırmak için orman arazisinden geçerek sondaj makinesini buraya getirmek zorundayız. Bunu yapmanın tek yolu bu” dedi.

Burası için herhangi bir imtiyaz istemedik

Bölgeyi kapsayan üst ölçekli planlarda Limanağzı’nın ‘Eko-Turizm’ alanı olarak ayrıldığını belirten Mumcu, uygulamaya dönük alt ölçekli planların da bu çerçevede hazırlanmasının zorunlu olduğuna değinerek zemin etüdü yapıldıktan sonra eko-turizm amaçlı imar planı hazırlanacağını söyledi: “Bizim zemin etüdü yaptırmak için o iş makinesini oraya getirmemiz gerekiyor. Orman arazisinden geçecek 380 metre uzunluğunda, 4 metre genişliğinde bir parkur için ilgili kurumlardan uygun görüşlerin alınması gerekiyor. Bir sene de bu izinler için uğraştık. Uygun görüşler alındı. Turizm sezonu içerisinde zaten bir çalışma yapılamıyor. İnşaat yasağı dönemi bitince biz de çalışmalara başladık. Burada bir traktör römorkunun geçebileceği genişlikte bir geçiş için zemin düzelmesi yapılıyor. Toplamda yaklaşık 1600 m2’lik bir alanı kapsıyor. Bu bir arazi tesviyesi. Buna nasıl yol dersiniz? İmar hakkı, mülkiyet hakkının bir cüzüdür. ‘Oraya bir şey yapılmasın’ deniliyor. Sizin malınıza, arazinize bir şey yapılmasın desek buna razı gelir misiniz? Üstelik burada dünyada verilebilecek en düşük ve en zorlu koşullarda imar veriliyor. Buna da itiraz etmiyoruz. Hayatımız boyunca kimseden bir imtiyaz talep etmedik. Burası için de herhangi bir imtiyaz istemedik.”

Siyasete girdiğimdeki servetin onda birine sahip değilim

Konuyla ilgili haberlerin ardından sosyal medyada kendisine yönelik ağır eleştiriler yapıldığını dile getiren Eski Bakan Erkan Mumcu, “Mesela adam yorum yapmış, ne iş yapmış da almış diye sormuş. Buna bir yanıt vermek zorundayım. Türkiye’nin en büyük tekstil üreticilerinden biri olarak hayatımı verdim. Ben adam gibi bir üreticiydim. Dünyanın beline, yani Ekvator’a kuşak bağlasaydık, 8-9 kez çevresini dolaşacak kadar kumaşı sadece yurtdışına sattım. Ben bugün siyasete girdiğimdeki servetin onda birine sahip değilim. Bütün mukaddesatıma ant olsun ki oradan cebime girmiş beş kuruş yoktur. Kazancım olmadığı gibi hep cebimden harcıyorum. Burayı satın almak için milyonlar öneren adamlara da arkamı dönüyorum. Orada yasadışı tek bir çivi çakmayan tek adam benim. Şimdi de zorunlu olmasaydım asla yapmayacağım bir şeyi yapmaya zorlanıyorum ve bunun suçlusu ilan ediliyorum. Buna yasa zorluyor beni. İmar planı için bu koşulu getiriyor. Orman arazisine yaparsan plan koşulu yok ama özel arazinize yaparsanız plan koşulu var. Böyle adaletsizlik olur mu? Böyle olduğu halde çevre haini ilan ediliyorum. Ben bunu hak etmedim” diye konuştu.

Limanağzı’na otel değil, glamping yapacağız

“Limanağzı’ndaki araziye otel mi yapacaksınız?” sorumuza da yanıt veren Mumcu, “Hayır, orada bir otel yapmayacağız. Zaten mevzuat buna izin vermiyor. Oraya otel yapmanın maliyeti de 1’e 10. Kaş’ta 3 liraya, Antalya’da 1 liraya yapacağınız bir şeyi Limanağzı’nda 10 liraya yaparsınız. Satarken de onda birine satarsınız. Ben deli miyim? Biz burada Glamping yapacağız. Başka bir şey yapılamaz da. Hem plan, hem de yasa izin vermiyor. Zaten yapmak da akıl kârı değil. Ben kendime yakışmayacak bir şeyi asla yapmam” dedi.

Kaş’ta kaçak ve kanunsuz iş yapanlar ödüllendiriliyor

Kaş’taki plansızlık ve kaçak yapılaşma sorununa da değinen Mumcu, şunları dile getirdi: “Bütün bunlar plan olmadığı için yaşanıyor. Plan olmadığı için gerçek hak sahipleri hakları üzerinde tasarruf imkânı bulamıyorlar ve yasadışılığa, kaçak ve kanunsuz iş yapmaya zorlanıyorlar. Kaçak ve kanunsuz iş yapmaya cüret edenler ödüllendiriliyorlar ve onların yanına kâr kalıyor. Bu durum haksız bir servet transferine neden oluyor. Olan bu. Plansızlığın bedelinin ne olduğu çok açık. Kaş’ın yamaçları gürültüye gitti.”

Askerlikte “kardeş” düzenlemesi: İstediği yerde yapabilecek
Askerlikte “kardeş” düzenlemesi: İstediği yerde yapabilecek
İçeriği Görüntüle

Limanağzı imar planında yargı süreci Danıştay’da sürüyor

Kaş-Kekova ÖÇK sınırlarında bulunan Limanağzı bölgesi korunan alan statüsünde olduğu için planlama yetkisi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nda. Bakanlığın bölge için hazırladığı 25 binlik planlar, 2015 yılından bu yana siyasi isimlerin de aralarında bulunduğu arazi sahiplerine imtiyazlar tanıyarak yapılaşma alanları yarattığı gerekçesiyle dava konusu ediliyor. İlki 2015, devamında ise 2019 yılında hazırlanan planları yargı iptal etmişti. Bakanlığın Kaş-Kekova ÖÇK için 2022’de hazırladığı, 2023 onaylı son 25 binlik plana karşı açılan davadaki yargı süreci ise halen Danıştay’da devam ediyor. Antalya 5. İdare Mahkemesi, plan kararlarında Limanağzı bölgesini de kapsayan alanda eko-turizm amaçlı yapılaşmanın getireceği risklere karşı açılan davayı reddetmişti. Mahkemenin 27 Mart 2024 tarihli kararına itiraz eden davacıları haklı bulan Konya Bölge İdare Mahkemesi, 19 Şubat 2025 tarihli kararında alt derece mahkemenin kararını bozmuştu. Mahkemenin bozma kararında, daha önceki iptal kararlarına da atıf yapılarak dava konusu planın şehircilik ilkelerine, planlama tekniklerine ve kamu yararına uygun olmadığı; özel statülü koruma alanlarının koruma-kullanma dengesini bozucu nitelik içerdiğinin de altı çizildi.

Pandemiden sonra yaygınlaşan glamping nedir?

Son yıllarda tüm dünyada öne çıkmaya başlayan Glamping turizmi, kamp turizmine konforun adapte edildiği bir model olarak görülüyor. Evdeki konforu doğaya taşımanın olanaklarını sağlayan bu tatil modeli, Türkiye’de de yaygınlaşıyor. Glamorous ve kamping kelimelerinin birleşiminden ortaya çıkan Glamping, adı üstünden göz alıcı ve lüks bir kamp alanı yaratmayı çağrıştırıyor. Dubai’de çöl, İsveç’te dağ ve göl, Asya-Pasifik ülkelerinde okyanus manzaralı lüks Glampingler tatilcileri kendine çekmek için yarışıyor. Bu model, özellikle pandemi döneminin ardından sosyal mesafeli turizm için bir alternatif olarak sunuldu. Ancak Türkiye’de eko-turizm başlığı altında görülen bu model için mevzuat henüz yeterli değil. Kaş-Fethiye bölgesinde yaklaşık 10-15 yıl önce yine plansız ve altyapısız biçimde başlayan villa turizmi, Bakanlığın çıkardığı yönetmeliğe takılmış, yapı kayıt belgesi olmayan binlerce villa sahibi mağdur olduklarını belirterek eylem yapmıştı.

Muhabir: Ece Güneş