Şu anda Birleşik Krallık’ta Londra’da yaşayan Eriş Akman uzun yıllar Türkiye’de ve başta BBC olmak üzere  yurtdışında yabancı yapımlarda yapımcı olarak çalışmış bir isim. Türkiye’de Antalya’daki film platosunun açılış hikayesine de yakından tanıklık ediyor.

ATSO Meclisi Ali Bahar'ı andı ATSO Meclisi Ali Bahar'ı andı

Çandır Film Platosu nasıl kuruldu?

Uzun yıllar Türkiye’de yabancılara film çeken Akman, “Belli bir süre yabancılarla çalışınca, şunu merak ediyordum: Buraya geliyorlar, bir hafta 15 gün çekim yapıyorlar, gidiyorlar. Neden tüm filmi burada çekmiyorlar?  Çünkü  Türkiye için esas  gelir getiren para orada. Bir filmin bütçesi minimum 20-30 milyon Dolar o zamanlar. Bunu  Türkiye’de harcamak varken gelip 200 bin- 300 bin dolar harcayıp gidiyorlardı. Ben de bu nedenle bir film platosu kurmak için araştırmaya giriştim. İzmir Foça Belediyesi konuya sıcak bakmıştı, yer tahsis etmişti. Benim o zaman yaklaşık 2 milyon gibi bir sermayem vardı. Benim boyumu aşacağını anladım çünkü minimum 10 milyon gerekiyordu.”

Akman’ın sermayesinin plato için yetersiz kaldığı sırada, daha önceki yapımlarda beraber çalıştığı Michael Tabore ile yolu kesişir. Tabore o sırada Türkiye’dedir ve Akman ile benzer arayışlar içindedir. Tekfen Holding ile ilişkileri sayesinde, holding yönetimini film platosu yatırımı yapmaya ikna eder. Bunun üzerine plato için yer arayışı başlar. TEKFEN Holding bünyesinde film yapımı ve plato işletimi için Golden Horn Şirketi kurulur.

Film Platosu için neden Çandır seçildi?

Akman sonraki süreci şu sözlerle anlatıyor: “Tabore araştırma yapmış, bu araştırmaya göre stüdyo için en önemli üç öğe var: Deniz ufku tek çizgide görünecek, Ege denizinde olmaz, ufuk çizgisi tek olacak. Deniz çekimlerinin yapılacağı tank dediğimiz havuz için bu gerekli, ikincisi otel çok iyi otellere yakın mesafede, en fazla bir saat mesafede olacak, üçüncüsü de havaalanına en fazla bir saat mesafede olacak. Buna en uygun yer Antalya Türkiye’de. Belek yeni açılmış. 5 yıldızlı en az 5 otel var.  Havaalanına yakın lojistik olarak en iyi yer Belek ya da Çandır”

Çandır’ın en uygun yer olduğuna karar verildikten sonra görüşmeler başlar. Dönemin Serik Belediye Başkanı’na yer talebi iletilir. Belediye Meclisi hemen toplanır, konu masaya yatırılır ve TEKFEN Holding bünyesinde film yapımı ve plato işletmesi için kurulan Golden Horn ile görüşmeler başlatılır.  Akman süreci “Ben Çandır’daki yeri buldum. Belediye başkanı ile konuştum. Akıllı bir belediye başkanı vardı. Anında belediye meclisini topladı.  “Size büyük istihdam sağlayacak, gelir getirecek bir proje bu.  Bize 140 dönüm yer kiralayın” dedim. Onların kendi rayiçleri var. Zaten belediye toprak kiralıyordu köylülere. O zamanın parasıyla 20 bin dolar tuttu yıllık kirası. Bizim TEKFEN Holding’in avukatı, aslında taş koymak için yaptı bunu, ayıptır deyip yükseltti. 40 bin dolara mı ne çıkarttı. Belediye Meclisi de çok sevindi. Biz orayı kiraladık.  Artık geri dönüş olmadı. Ben de geri dönüş olmasın istiyordum. Kontratı  ben imzaladıktan sonra mecburen inşaata başladık”

Girişim neden başarısız oldu?

İnşaat çok kısa sürede biter. Ses geçirmez duvarlar ve kapılar için yurtdışındaki firmalarla çalışılır. Programa göre beş altı stüdyo yapılacaktır platoda ancak bir taneye odaklanılır ve hızla bitirilir. Akman platoda ilk stüdyo tamamlandıktan sonra yaşananları şöyle anlatıyor: “Michael acele etti. Hallmark’ın bir dizi projesini kabul etti, hem de çok kötü şartlarla kabul etti. Ben laf geçiremedim, çok hevesliydi, sabırsız davrandı. İyi niyetliydi, kötü niyet yoktu. Bu rakiplerinin ekmeğine yağ sürdü. Nitekim birinci dizide çuvalladılar. Ben de yarısında bırakmak zorunda kaldım çünkü acayip şeyler dönmeye başladı.  Bizim içimizde de Golden Horn içinde de çekişmeler oluyordu. TEKFEN Holding ekonomi çevrelerinde damatlar holding olarak bilinirmiş çünkü yönetimde damatlar var ve damatlar arasında büyük rekabet ve çekişmeler dönüyor.  Zaten dışarıdan taş koymalar vardı. Michael tek başına beceremedi. Yabancı yapımları teşvik için maliye engellerini de aşamadık ve stüdyo kapandı, hikâye budur.”

Daha sonra büyük maliyetlerle dönemin en ileri teknolojisiyle kurulan film stüdyolarının gübre deposu olduğuna şahit olmaktan üzüntü duyduğunu belirten Akman, dönemin büyük bir fırsatı iyi değerlendirilemedi yorumunu yapıyor.

Antalya’da yeniden plato yatırımı yapmak uygun mu?

Akman’a göre Antalya Türkiye’de sinema platosu kurmak için hala en uygun yer ancak sinema sektörü için plato ve stüdyo dönemi artık sona erdi.  Akman “Yabancıların Türkiye’de çekim yapmasına gerek kalmadı. Bütün trendler değişti. Eskiden Hollywood’da film çekmek zor ve maliyetli olduğu için Meksika  gibi ülkelere gidip burada çekim yapmayı yeğliyorlardı çünkü daha ucuz oluyordu. Sonra bazı ülkeler yabancı yapımcıları ülkelerine çekmek için teşvikler vermeye başladı. New Mexico teşvik veriyor, Malta teşvik veriyor, Avustralya teşvik veriyor. Türkiye’de teşvik yok. Olduğunu iddia ediyorlar, bir takım yandaşlara bir takım kıyaklar yapılıyor. Bunlar resmi kıyaklar değil, yasal olarak bir teşvik ortada yok. Onun için de artık böyle bir şeye ihtiyaç yok. Netflix gibi platformlar var artık.  Eski dağıtım sistemi yok. Türk filmini Türkiye’de, Amerikan filmini Amerika’da, İsveç filmini İsveç’te çektiriyorlar. Netfilx filmografisinde yalnız Amerikan filmleri yok. Artık o eski trend kalmadı. Özel efektler ve software teknolojisinin gelişmesiyle bundan sonra olabilecek tek ihtiyaç özel görsel efektler için stüdyolar olabilir sadece. Bunun dışında stüdyo, plato kurarak değil ama mekân çekimleri için Antalya birtakım teşviklerle cazip hale getirilebilir. Kültür ve Turizm Bakanlığı her zaman bundan yanadır ancak Maliye Bakanlığı her zaman direnir. Belediye belki yabancı yatırımlar için birtakım teşvikler oluşturabilir” önerisinde bulundu.

Editör: Ece Güneş