26 Haziran Dünya Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü dolayısıyla yapılan açıklamalar, Türkiye’deki tabloya dair endişe verici gerçekleri bir kez daha gözler önüne serdi. Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi Tıbbi Direktörü Prof. Dr. Kültegin Ögel, Türkiye’nin 25 yaş altı bireylerde uyuşturucuya bağlı ölümlerde dünyanın ilk 5 ülkesi arasında yer aldığını açıkladı.
Atık su analizi uyarıyor: Kullanım artıyor
Türkiye'de bağımlılık verilerinin yetersiz olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ögel, bu eksikliğe rağmen mevcut göstergelerin, özellikle gençler arasında uyuşturucu kullanımının ciddi şekilde arttığını gösterdiğini belirtti. Avrupa şehirleriyle yapılan atık su karşılaştırmalarının, Türkiye’de madde kullanım düzeylerinin yüksekliğine işaret ettiğini söyleyen Ögel, “Bu tablo, önleme ve tedavi sistemlerinin yeniden yapılandırılması gerektiğini gösteriyor” dedi.

Yeni tehlike: Sentetik maddeler ve gabapentinoidler
Prof. Dr. Ögel, klasik maddelerin yanı sıra son dönemde sentetik kannabinoidler ve gabapentinoid türü maddelerin kullanımında yeniden artış yaşandığını söyledi. Bu maddelerin geçmişte arka planda kaldığını ancak yeniden yaygınlaştığını belirten Ögel, tüm kurumların bu değişen eğilimlere karşı hazırlıklı olması gerektiğini ifade etti: “En iyi savunma, düzenli ve kapsamlı veri üretimidir.”
Tedaviden korkuyorlar: Güvensizlik en büyük engel
Bağımlı bireylerin tedaviye erişim konusunda çekinceler yaşadığını da dile getiren Ögel, özellikle tıbbi gizlilik konusundaki güvensizlik nedeniyle birçok kişinin yardım aramadığını belirtti. “Kişiler, iyileşseler bile bu sürecin ileride karşılarına engel olarak çıkmasından korkuyor” dedi.
Madde bağımlılığı: Ruhsal yıkımın sonucu
Bağımlılığın yalnızca biyolojik değil, psikolojik ve sosyal bir hastalık olduğuna dikkat çeken Moodist Hastanesi’nden Psikolog Mert Kaya, özellikle ergenlerde duygu düzenleme güçlüğü, travmalar ve kimlik karmaşası gibi nedenlerin ön planda olduğunu vurguladı. Kaya, madde kullanımının altında yatan ruhsal sorunların tedavi edilmeden kalıcı bir çözümün mümkün olamayacağını ifade etti.
Araştırma eksikliği mücadeleyi sekteye uğratıyor
Prof. Dr. Ögel, Türkiye’de bağımlılık üzerine yapılan bilimsel araştırmaların oldukça sınırlı olduğunu belirterek, “Sağlıklı politikaların temelinde veri yatar. Ne kadar az araştırma varsa, o kadar az çözüm geliştirebilirsiniz. Bu nedenle bağımlılıkla mücadelede öncelik, bilimsel bilgi üretiminin önündeki engellerin kaldırılması olmalıdır” dedi.
Uzmanlardan çağrı: Güvenlik değil, toplum temelli çözüm şart
26 Haziran’ın yalnızca bir anma değil, toplumsal harekete geçme günü olduğunu vurgulayan uzmanlar, uyuşturucuyla mücadelede sadece polisiye yöntemlere değil, önleyici halk sağlığı politikalarına, erişilebilir ve güven veren tedavi sistemlerine odaklanılması gerektiğini belirtiyor. Ögel, “Bağımlılık bir sonuçtur. Bu sonuca giden yolu değiştirmek ise toplumun tüm kesimlerinin sorumluluğundadır” diye konuştu.





