Sabah gazetesi, Özgür Özel’in Erdoğan’a yönelik sözlerini birinci sayfaya taşıdı, “Makama saygıdan asla taviz yok” manşetiyle çıktı.

Özel, “En sert muhalefet olacağız, fakat nezaketten ve makamlara saygıdan asla ve asla taviz vermeyeceğiz” dedi. Bayram günü Erdoğan’ı arayarak partisinin “Türkiye nüfusunun yüzde 65'ine, milli gelirin de yüzde 85'ine hâkim bir coğrafyada yerel iktidar olduğunu” hatırlatacağını söyleyen Özel, “Birlikte çalışmak zorunda olduğumuzu... Ve dönem dönem istişare etmek zorunda olduğumuzu söyleyeceğim” dedi.

“Eskisi gibi, ‘Ben senin yanına gelmem’ yok... Böyle bir siyaset izlemeyeceğim” diyerek istişare diline de değişim getirmeyi amaçlayan Özel, Erdoğan’dan randevu isteyeceğini belirtti. Özel, “Nereye randevu verirse orada görüşeceğim. Ve bu ülkenin meselelerini çözeceğiz” diye konuştu.

“Partide kim varsa kendi görevini yapacak. Kimse bir diğerinin kuyusunu kazmayacak. Eski hastalıkları terk edersek iktidara gideriz” sözleriyle partisine eleştirilerde bulunan Özel, “Eski hastalıkları nüksettirecek kimsenin gözünün yaşına bakmam” diye çıkıştı.

“Şu anda takımda iki forvet var... Biri Mansur Yavaş, diğeri Ekrem İmamoğlu” diyen Özel, yeni figürlerin de parladığını belirterek "Günü geldiğinde de arkadaşlarımızdan biri Cumhurbaşkanı adayı olacak” dedi. Özel, ayrıca “Maçın son dakikasında bir penaltı kazanıldığında, teknik direktör, ‘Bırakın ben atacağım’ demez... En formda oyuncusuna attırır. Belediye başkanlarımız kendi aralarında çok iyi işler yapacaklar" ifadelerini kullandı. Özel’in sözleri, eski lider Kılıçdaroğlu’nun tepkilere karşın cumhurbaşkanlığına adaylığını koymasını akıllara getirdi.

Ana muhalefet partisi CHP’nin lideri Özgür Özel’in Yavuz Donat’a yaptığı açıklamalar şöyle:

“Bayramda Cumhurbaşkanı'nı arayacağım, kendilerine bazı şeyler söyleyeceğim”

Geçen bayram, Devlet Bahçeli'den başlayarak bütün liderleri aramıştım... Bir tek Erdoğan'ı aramadım. Ama o zaman ikinci partiydik. Şimdi... 31 Mart seçimleri... Ve CHP birinci parti... Alttan almak, fedakârlık yapmak, ilk adımı atmak, ilk eli uzatmak bize düşer. Bayram günü Sayın Cumhurbaşkanı'nı arayacağım... Bayramını tebrik edeceğim. Sonrasında kendilerine bazı şeyler söyleyeceğim.

Erdoğan’a telefonda ne söyleyecek?

Diyalog kanallarının açık tutulması gerektiğini... Kendilerinin millet tarafından iktidar ile görevlendirildiğini... Bizim de 31 Mart seçimlerinde Türkiye nüfusunun yüzde 65'ine, milli gelirin de yüzde 85'ine hâkim bir coğrafyada yerel iktidar olduğumuzu... Birlikte çalışmak zorunda olduğumuzu... Ve dönem dönem istişare etmek zorunda olduğumuzu söyleyeceğim.

“Randevusu isteyeceğim ve bu ülkenin meselelerini çözeceğiz”

Eskisi gibi, ‘Ben senin yanına gelmem’ yok... Böyle bir siyaset izlemeyeceğim. Tercih ederim ki Çankaya Köşkü'nde buluşalım... Çünkü orada da Sayın Erdoğan'ın çalışma odası var. Kendisinden randevusu isteyeceğim... Nereye randevu verirse orada görüşeceğim. Ve bu ülkenin meselelerini çözeceğiz.

"Milliyet farkı" değil "pazar farkı" "Milliyet farkı" değil "pazar farkı"

“En sert muhalefet olacağız fakat…”

En sert muhalefet olacağız... Fakat... Nezaketten ve makamlara saygıdan asla ve asla taviz vermeyeceğiz. Zira... Ben milletin göreve getirdiği bir insanı yok sayarsam, o zaman kendi belediye başkanlarımın da yok sayılmasını göze alırım... Bu doğru bir şey değil.

“Eski hastalıkları terk edersek iktidara gideriz”

Hava alanına beni karşılamaya 5-10 bin kişi gelmişti (İzmir Adnan Menderes Havaalanı...4 Nisan-Perşembe.) Miting gibi oldu... Dedim ki... Bu eski hastalıklardan kurtulacağız. İlçe yönetimleri işini yapacak... İl yönetimleri işini yapacak... Belediye başkanları işini yapacak. Partide kim varsa kendi görevini yapacak. Kimse bir diğerinin kuyusunu kazmayacak... Varsa bir eksiğini kapatacak. Eski hastalıkları yaşatanlar bu partiyi muhalefette tutar... Eski hastalıkları terk edersek iktidara gideriz.

“Seçmenin verdiği yatırım kredisi, mesajı iyi okumak lazım”

Vatandaş, bize bir kredi verdi... Ama bu kredi, al harca diye verilmiş tüketici kredisi değil. Seçmenin verdiği yatırım kredisi... Seçmen, ‘Sizin geleceğinize yatırım yapıyorum’ dedi. Mesajı iyi okumak lazım... Milletin bize mesajı şu: ‘Sizi dört yıl izleyeceğim... Memnun kalırsam krediyi artırarak devam ettiririm... Yoksa geri çağırırım.’

“Eski hastalıkları nüksettirecek kimsenin gözünün yaşına bakmam”

Eski hastalıkları nüksettirecek kimsenin gözünün yaşına bakmam. Bayramdan sonra... Bunu ilk kez size söylüyorum... 20-21 Nisan'da... Bütün il başkanları ile bütün belediye başkanlarını birlikte toplayacağız... Yaklaşık 600 kişi. Onlara şunu söyleyeceğim... Eski hastalıklardan kurtulacağız... Eski hastalıklarla, iç çekişmelerle Türkiye'nin geleceğini kimseye kararttırmam.

“Şu anda takımda iki forvet var... Biri Mansur Yavaş, diğeri Ekrem İmamoğlu”

Şu anda takımda iki forvet var... Biri Mansur Yavaş, diğeri Ekrem İmamoğlu... Ama birçok yeni figür de parlıyor. Bu isimlerden en iyi takımı kurmak önemli.

“Maçın son dakikasında bir penaltı kazanıldığında, teknik direktör, ‘Bırakın ben atacağım’ demez”

Maçın son dakikasında bir penaltı kazanıldığında, teknik direktör, ‘Bırakın ben atacağım’ demez... En formda oyuncusuna attırır. Belediye başkanlarımız kendi aralarında çok iyi işler yapacaklar... Günü geldiğinde de arkadaşlarımızdan biri Cumhurbaşkanı adayı olacak. Türkiye'de hepimize yetecek, hizmet edebilecek birçok mevki var.

Süreci nasıl yönetecek?

Altan Öymen ile uzun bir telefon konuşması yaptım... Hikmet Çetin ile uzun istişarelerde bulunuyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu, önceki genel başkanlarımız gibi, tecrübesiyle bize yön verecektir. Önceki genel başkanları varlığı, tecrübeleri ve uyarıları bizim için çok kıymetli olur. Ben genel başkanlığı, futboldaki teknik direktörlük gibi görüyorum... En iyi takımı kuracak... En doğru kişiyi, en doğru yerde görevlendirecek.

“İmamoğlu ile aramızda kelimenin tam anlamıyla bir kardeşlik hukuku var”

(İmamoğlu ile ilişkisi) Aramızda kelimenin tam anlamıyla bir kardeşlik hukuku var... Bir arkadaşlık hukuku var... Çünkü ikimiz de aynı şeye inanmış durumdayız... Atatürk'ün partisini Cumhuriyet'in ikinci yüzyılında iktidar yapmak. Bunun için kime sorumluluk düşerse düşer... Kime fedakârlık düşerse düşer.”

Editör: Cihan Oruçoğlu