1980 askeri darbesi sonrası idam edilen Erdal Eren, idamının 45. yıl dönümünde anma etkinliğiyle gündeme geldi. Etkinlikte, Eren hakkında verilen idam kararının yargılama süreci, dosyadaki delil durumu ve hukuki itirazlar kamuoyuyla paylaşıldı.
ODTÜ öğrencisi Sinan Suner’in cenazesi sırasında yaşanan olayların ardından er Zekeriya Önge’nin hayatını kaybetmesiyle ilgili olarak tutuklanan Erdal Eren, 1980 yılında idam edilmişti. Açıklamada, Eren’in yargılandığı davada tanık dinlenmemesi, olay yerinde keşif yapılmaması ve balistik incelemelerin gerçekleştirilmemesi gibi hususların dava sürecine dair temel tartışma başlıkları olduğu ifade edildi.
Erdal Eren’in olay tarihinde 17 yaşında olduğu, ancak idam kararının uygulanabilmesi için yaşının mahkeme kararıyla 18 olarak kabul edildiği hatırlatıldı. Yargılama sürecinin kısa sürede tamamlandığı ve idam kararının bir buçuk ay içinde verildiği belirtildi.
Dosyada, olay yerinde bulunan kişilerin ve sivil tanıkların dinlenmediği, yalnızca asker ifadelerinin esas alındığı aktarıldı. Önge’nin ölümüne neden olan kurşunla ilgili balistik karşılaştırmaların yapılmadığı, olay yeri ile atış açısına ilişkin teknik incelemelerin dosyada yer almadığı da açıklamada vurgulandı.
Önge’ye yapılan otopsinin Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde gerçekleştirildiği, ancak otopsiyi yaptığı belirtilen doktorla ilgili kayıtlara ulaşılamadığı yönündeki iddialar da hatırlatıldı. Bu durumun yargılama sürecine ilişkin soru işaretlerini artırdığı ifade edildi.
Erdal Eren hakkında verilen idam kararı Yargıtay 3. Dairesi tarafından iki kez bozulmuş, ancak dosya Yargıtay Daireler Kurulu’nda yeniden değerlendirilerek onanmıştı. Yargıtay 3. Dairesi üyelerinden emekli hâkim Ahmet Turan’ın yıllar sonra yaptığı açıklamalarda, dosyada kesin delillerin bulunmadığını dile getirdiği kamuoyuna yansımıştı.
Anma kapsamında yapılan değerlendirmelerde, Erdal Eren davasının 12 Eylül dönemi yargılamalarına dair sembol davalardan biri olarak hafızalardaki yerini koruduğu ifade edildi.