Antalya Haber

"Evinizin 60 metre yakınına maden ruhsatı verilirse şaşırmayın!"

Antalya Kent Konseyi’nin 21. Yüzyılda Antalya Çalıştayı kapsamında 03 Aralık 2025 tarihinde düzenlenen “Tarımsal Üretimi Etkileyen Tehditler ve Tarımda Kooperatifleşme” oturumunda, madencilik faaliyetlerinin tarım üzerindeki etkileri ve tarımsal üretim planlaması tartışıldı. Oturumda Av. Tuncay Koç ve Prof. Dr. İbrahim Yılmaz önemli değerlendirmelerde bulundu.

Loading...

Antalya Kent Konseyi’nin 21. Yüzyılda Antalya Çalıştayı kapsamında düzenlenen “Tarımsal Üretimi Etkileyen Tehditler ve Tarımda Kooperatifleşme” oturumunda, mermer ve taş ocaklarının tarım alanları üzerindeki etkileri ile üretim planlamasının geleceği tartışıldı. Av. Tuncay Koç, maden ruhsatlarının yerleşim alanlarına kadar uzandığını belirtirken, Prof. Dr. İbrahim Yılmaz tarımda çözümün kooperatifleşme ile mümkün olabileceğini vurguladı.

"Maden Kanunu sonrası korunan alınan neredeyse kalmadı"

Antalya kamuoyunda üstlendiği çevre davalarıyla tanınan Avukat Tuncay Koç, 2004 yılında değişen Maden Kanunu’na dikkat çekerek taş, kum ve mermer ocaklarının artık her bölgede ruhsatlandırılabilir hale geldiğini söyledi.
Koç, “Bu düzenlemeden sonra orman, tarım alanı, sulak alan fark etmiyor. Ülkenin tamamı madencilik sahası haline geldi. Korunan alan diye bir kavram fiilen ortadan kalktı” dedi.

"Evin 60 metre yakınına bile ocak açılabiliyor"

Koç, uygulama boşluklarının yerleşimlere çok yakın ocak açılmasına yol açtığını vurgulayarak, “Bugün bir insanın evinin 60 metre yakınına bile taş ocağı açılabiliyor. Patlatmalarla insanlar uykudan fırlıyor, toz yutuyor, hayvanlar ölüyor. Bu yaşam hakkı ihlalidir.” ifadelerini kullandı.

Madencilik faaliyetlerinin su kaynaklarını tahrip ettiğini, yer altı su dengelerini bozduğunu belirten Koç, kırsal yaşamın sürdürülemez hale geldiğini şu sözlerle aktardı: “Köylü üretimden kopuyor, kentlere yığılma artıyor, gıda krizi derinleşiyor. Biz krizi büyütüyoruz.”

“Denetim mekanizmaları boşalmış durumda”

ÇED süreçlerinde kamu kurumlarının sorumluluk almaktan kaçındığını söyleyen Koç,
“Tarım Müdürlüğü sadece işletme alanına bakıyor; yanındaki tarlayı görmezden geliyor. Orman Müdürlüğü şirket raporuyla yetiniyor. Sahaya çıkan yok. Böyle denetim olmaz.” dedi.

Madencilik sektörünün ekonomik değerinin abartıldığını belirten Koç,
“Türkiye’nin ihracatında mermerin payı yüzde bir bile değil. 2 milyar dolar için toplumun geleceğini satamayız.” sözleriyle madencilik lobisinin siyasal baskısını eleştirdi.

"Üretim planlaması mevzuatı uygulanabilir değil"

Prof. Dr. İbrahim Yılmaz, tarımsal üretimin stratejik önemine dikkat çekerek,
“Doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı, verimlilik ve pazar yönetimi üretim planlamasıyla sağlanabilir” dedi.

2023’te yürürlüğe giren düzenlemelerin altyapı yetersizliği nedeniyle uygulanabilir olmadığına işaret eden Yılmaz, “Plan dışı üretime ceza öngörülmüş olsa da mevcut sistem bunu yönetemez” değerlendirmesini yaptı.

"Kooperatifleşme çıkış yolu olabilir"

Yılmaz, kooperatiflerin çözüm olduğunun altını çizerek,
“Kooperatifler üretim planını birlikte yapabilir; maliyet baskısı azalır, pazarlama gücü artar. Üretici örgütlenmezse tarımın geleceği olmaz.” ifadelerini kullandı.

Kooperatifleşmenin hem piyasa dalgalanmalarına karşı koruma sağladığını, hem de yasal planlama mekanizmasının sahada uygulanabilirliğini artıracağını belirtti.