Meslek yaşamım boyunca pek çok kapalı kapı ve kapılar toplantısı izledim.

İstihbarata bakan arkadaşlarımız o gün gündemde önemli ne varsa muhabirlere görev bölüşümü yaparlardı.

“Sen, şurayı izleyeceksin. Sen şuraya gideceksin. Fotoğraf da mutlaka gerek.”

Ama en önemli siyasi haberler bir veya birden çok muhabire verilirdi. İşte o önemlice izlenmesi gereken “kapalı kapılar” haberi olurdu.

Gidilir, mesela iki lider görüşüyor, kamuoyunun beklentileri de hayli yüksek, önce girişte bir şeyler söyleyecek mi ona bakılırdı. Liderler sert surat ifadeleriyle görüşme salonuna girerler ve şak diye kapı kapatılırdı. Kapıda da iri kıyım gibi koruyucular, haliyle delikten bakayım da ne konuştuklarını duyayım gibi bir taktik de geçerli değil, zaten suç.

Dakikalarca beklersiniz, birden kapı açılır, o iki lider hışımla dışarıya çıkar ve “arkadaşlar söylenecek bir şey yok” deyip süratle oradan ayrılırlardı.

Siz de daktilonun (o zaman yazı aracıydı) başına geçer ve haberinizi yazardınız:

“Kapalı kapılar ardındaki görüşme başarıyla tamamlandı”

Peki bunca beklentiye karşın içeride ne konuşuldu, hangi kararlar alındı veya o günün sorunu neyse bir çözüm üretildi mi gibi soruların karşılığı yok. Çünkü kapılar kapalı!

Sonra, bir iki saat ya da bir iki günün ardından ufak ufak sızıntılar gelmeye başlar, liderler yakın çevrelerine “kapalı kaplar” arkasında neleri konuştuklarını ufak ufak anlatmaya başlarlar, o bilgi kırıntılarına sahip olan yakın politik figürler de samimi oldukları gazetecilere görüşmenin ayrıntılarını kıyısından köşesinden aktarırlardı. Siz yine daktilonun başına geçer yeni bilgilerle sıcak ve taze haberinizi oluştururdunuz:

“Kapalı kapılar ardındaki görüşme çok başarılı geçti.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve ikişer danışmandan oluşan kapalı kapı toplantısında neler konuşuldu, tutanaklara hangi ifadeler geçirildi, ülkenin başını ağrıtan sorunların çözümüne dönük karşılıklı görüşler nelerdi dikkat edin bunlar yok ama açıklamalar eskiden olduğu gibi yine aynı:

“Kapalı kapılar ardındaki görüşmeler başarılı geçti”

Özgür Özel’in MHP lideri Devlet Bahçeli ile yaptığı görüşmenin sonrasında da durum yine “başarılı” ama içerik yok.

Görülüyor ki somut olarak kayda geçirilebilecek başarı, yumuşama, normalleşme, sıcak ilgi ve alakadan başka elde sadece “kapalı kapılar” kalıyor.

Bilirsiniz her gizli görüşme ve kapalı kapılar merak uyandırır, insanın kafasına kötü fikirler bile üşüşebilir.

Mesela Özel’in gündeme getirmiş olduğunu açıkladığı adalet, hukuk, emeklilerin ve tüm çalışanların gelir yoksunluğu, ağır enflasyon, gezi davası tutuklularının durumu, cezaevinde sağlık sorunları yaşayan 28 Şubat hükümlüsü eski generallerin hali ile anayasa hükümlerine uyulmaması gibi sorulara ne yanıtlar verildi, bilemeyeceğiz ve bu nedenle halk da öğrenemeyecek, çünkü kapılar kapalı… Ve bunlar hep merak hanemizde kalacak.

Ancak hafızalar geçmişteki bazı kayıtlarla dolu. Çünkü siyaset iktidar olmak için izlenen yol ve yöntemlere dayandığı için kapalı kapılar arkasında gol atmak da vardır, yemek de. Örneğin, Deniz Baykal Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığının önünü açması karşılığında Ahmet Necdet Sezer’den sonrası için Cumhurbaşkanı beklentisi içindeydi. Abdullah Gül golü atıldı. Sonra Baykal kapalı kapılar ardında bu kez TBMM Başkanlığına oynadı, çok ısrarlıydı ama bir gol daha yedi.

Siyasette kimsenin göz yaşına bakılmaz. Duygusallık yoktur, akıl ister, acımasız bir dünyadır. Kapalı kapılar ardındaki toplantılar içerikleri cesurca açıklanmadıktan sonra sadece kapalı kapılardır. Ve halk için bir şey ifade etmez!

Sonuç:

“Kapalı kapılar ardındaki toplantı çok çok başarılı geçti”

[email protected]