Kendimi dış dünyaya kapatıp çok keyifli iki hafta geçirdikten sonra memleket meselelerine döndüm. Aman Tanrım,  o da ne? Gündem ‘‘çıfıt çarşısı.’’

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Erbaş’ın biyografisinde iyi derecede Arapça ve Fransızca bildiği yazılı olduğu halde yeterli düzeyde Arapça bilmediği ortaya çıkmış. Arapça soruyu tercüman yardımıyla anlayıp cevaplayan Erbaş, eleştiriler karşısında suskun.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, ailesiyle birlikte devletin VİP uçağıyla Mardin’e gitmiş. Eleştiriler üzerine “Mardin'deki özel bir programdı, saati tarifeli seferlerle uyuşmadığı için, devlet uçağıyla gittim” demiş. Aile bireylerinin o programla ilgisi ne, bir açıklama yok. Sonra servis otobüsünde poz vererek ‘‘ben kamuda tasarrufu destekliyorum’’ demeye çalışmış.

İktidar partisi AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ana muhalefet partisi CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in görüşmesi kesinleşmiş. Erdoğan’ın görüşmeyi hangi sıfatla (cumhurbaşkanı mı, AKP Genel Başkanı mı, her ikisi birden mi) yapacağı, nelerin konuşulacağı, görüşmenin nerede yapılacağıyla ilgili henüz bilgi yok. Tartışmalı noktalardan biri mekan konusu, şu da sorusu:

Görüşme, imar kanunları çiğnenerek yapılan ve bu nedenle muhalefetin ‘‘kaçaksaray’’ dediği Beştepe’de gerçekleşirse, Özel’in saraya gitmesi kaçak yapıyı, dolayısıyla yasa tanımazlığı onaylamak sayılır mı sayılmaz mı?

 ‘‘Mekan tartışmasıyla böyle önemli bir görüşmeyi heba etmem’’ diyen Özgür Özel’in bu türden sorulara da yanıtı vardır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM’deki 23 Nisan oturumu yerine tarikat şeyhinin cenaze törenine katılmış. Kafa takılan önemli soru(n): Erdoğan cumhurbaşkanı olmasını, Kurtuluş Savaşı’nı yönetip cumhuriyeti kuran TBMM’ye mi, tarikatlara mı borçlu. TBMM kurulmasa ve cumhuriyeti ilan etmeseydi Erdoğan bugün bulunduğu makamda olabilir miydi?

Çorlu tren kazası davasında ilk karar çıkmış; orta ve alt düzey sorumlulardan 9 kişiye 8 ila 17 yıl arasında  hapis cezaları verilmiş. Baş sorumlular hâlâ ‘‘baş baş’’ pozisyonunda…

Merkez Bankası politika faizini (bir haftalık repo faizi) yüzde 50’de sabit tutmuş. Ekonomistler bu kararın olası sonuçlarını tartışıyor. ‘‘Doğru karar’’ deyip kısa kesenler, ‘‘doğru ama eksik karar’’ olarak niteleyenler, ‘‘yapısal reformlar yapılmadan ekonomide kalıcı düzelme olmayacağını’’ söyleyenler var. Bir ekonomi forumu ya da özel gruba brifing olsa eyvallah da genel TV programlarında teknik bazı anlatımlarla konuyu geçiştirmek, ne nala ne mıha dokunmadan at nallamaya çalışmak gibi geldi bana.

İçim karardı, ‘‘habersiz kal, keyifli kal’’ diyordum ki…

Milli Eğitim ‘‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’’ni patlattı. Model, eğitim uzmanları başta olmak üzere konuya ilgi duyanlar tarafından ayrıntılı incelenip çok tartışılacaktır elbette. Haberlerde verildiği kadarıyla okudum. 1970’li yıllarda deneme lisesinde öğrenim görmüş, modern matematik ve modern mantık okumuş, fizik ve biyoloji laboratuvarlarında deneyler yaparak ders işlemiş biri olarak ‘‘modele bak modele’’ diyebildim.

Off ya!..

[email protected]