Antalya Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Büşra Özdemir, 7’inci Uluslararası Antalya Turizm Fuarı’nın (ATF) açılışında, Antalya’nın doğal zenginliklerini övmüş, ‘‘dört mevsim turizm kenti olması için’’ kurum olarak gösterdikleri gayretleri anlatmış, ‘‘Antalya’da turizm büyürken halkın refahı da büyümelidir’’ demiş.
Şimdiye kadar çok dillendirilmiş olan, benzer etkinliklerde mikrofonu eline alan hemen her yetkilinin vurguladığı, hep dilek olarak kalmış güzel dilekler.
Haberi antalya3t.com’da okudum. Başka ne var yok diye gezinirken peş peşe şu haberler karşıma çıktı:
- Tarihin ve ormanın içinde hafriyat tepecikleri. Antalya’nın Kepez ilçesinde, 2200 yıllık (milattan önce 100’lü yıllara ait) Lyrboton Kome Antik Kenti’ne bir kilometre mesafedeki ormanlık alan, millattan sonra 2000’li yılların hafriyat ve sanayi atıklarıyla dolu.
- Kemer ilçesindeki İdros Antik Kenti’nin bulunduğu ormanlık alanda 900 yataklı otel projesi.
- Kaş’ta, antik döneme ait yapı kalıntılarının bulunduğu alana, bilirkişinin ‘‘sakıncalı’’ uyarısına rağmen, mermer ocağı açmak için şantiye kurulup kepçe sokuldu.
- Kamu arazisine Vakıflar’dan özel hastane, personeline bedava muayene. Bu haber de özetle şöyle: Antalya Vakıflar Bölge Müdürlüğü, kent merkezindeki 12 bin 863 metrekare arsasını özel hastane yapılmak üzere kiralamak üzere ihaleye çıkarmış. Yapılacak olan hastanede Vakıflar personeline ve yakınlarına ücretsiz hizmet vermesi şartı konulmuş. Eleştiriler üzerine ihale iptal edilmiş.
Krokiye baktım. İhaleye çıkarılan arsa, boş bir alanın beşte biri gibi görünüyor. Alanın tamamı 60 dönüm civarında olmalı. Rezerv diye tutulup şimdilik rekreasyon alanı olarak değerlendirilebilecek bir arazi. İlla da rant üretilecek, birileri bir şeyler devşirecek…
Sitedeki sıcak gündem olarak sıralanmış 10 haberin dördü bunlar.
Ne dersiniz? Böyle kafayla ‘‘Antalya dört mevsim turizm kenti’’ olur mu, yapabilir miyiz? Hormonlu olarak, kanser hücresi gibi çevreyi tahrip ederek gerçekleşen büyüme, refahı da büyütür mü, küçültür mü?
mustaydn@gmail.com