Küresel sermayenin başkentinde toplumcu dalga!

"New York Belediye Başkanı seçlien Zohran Mamdani 34 yaşında, Y kuşağı (internet kuşağı) mensubu, kendini sosyalist demokrat olarak tanımlayan, Amerika Demokratik Sosyalistleri üyesi, Uganda doğumlu, Hint kökenli Müslüman bir ailenin çocuğu. "

Medyadan siyasete, toplumsal yelpazenin her kanadında, ‘‘ne oluyor’’ ya da ‘‘bir şeyler mi oluyor’’ ilgisiyle durumu kavrama, açıklama gayreti başladı. Her kesimde kendi siyasal, dinsel, ulusal, etniksel konumlanmalarına göre yorumlar yapılıyor; bir umut ya da kötüye yöneliş işaretleri çıkarılmaya çalışılıyor.

Bunun en büyük nedeni, Zohran Mamdani’nin kimliği, kişiliği, toplumsal konumu, siyasete ilgisi, seçilme sürecinde yaşadıkları…

Mamdani 34 yaşında, Y kuşağı (internet kuşağı) mensubu, kendini sosyalist demokrat olarak tanımlayan, Amerika Demokratik Sosyalistleri üyesi, Uganda doğumlu, Hint kökenli Müslüman bir ailenin çocuğu. Beş yaşına kadar Uganda’da, yedi yaşına kadar (2 yıl) Güney Afrika’da yaşamış, 1998’de ailesiyle Amerika’ya gelmiş. Annesi film yönetmeni Mira Nair, babası Columbia Üniversitesi’nde antropoloji profesörü Mahmood Mamdani. İkisi de Harvard Üniversitesi’nden mezun.

Eşiyle internette tanıştı

Kendisi 2014 yılında Bowdoin Koleji'nden mezun oldu. Siyasete girmeden önce New York’ta emlak (konut) danışmanı ve müzisyen (rap) olarak çalıştı. Bu yılın başlarında, internet üzerinden (Hinge adlı flört uygulaması) tanıştığı, Suriye kökenli Amerikalı ve illüstrasyon alanında yüksek lisanslı sanatçı Rama Duwaji ile evlendi.

2016’da, senatör Bernie Sanders’in başkan adaylığı kampanyasında görev alarak siyasete adım attı. Arkasından iki senatörün seçim kampanyalarını yönetti. 2020’de Demokrat Parti’nin baba isimlerini eleyerek New York Eyalet Meclisi’ne girdi. 2022 ve 2024’te rakipsiz olarak aynı göreve seçildi.

Eyalet Meclisi’nde konut reformu, bebek yardımı, ulaşım ve enerji gibi konularında verdiği yasa önerileriyle adını duyurdu.

Parti içindeki New York Belediye Başkanlığı aday adaylığı yarışında, 2011’den 2021’e kadar New York Eyalet Valiliği yapmış, babası da eski vali olan Andrew Cuomo’yu eledi. Aynı Cuomo bağımsız aday olarak yarışa katıldı. Arkasındaki tüm seçkinci desteğe, tüm siyasi deneyimine karşın genç Mamdani’ye ikinci kez yenilmekten kurtulamadı.

Peki bu başarının sırrı ne?

Sefaleti yaşamadı tanık oldu

Mamdani yokluk, yoksulluk, yoksunluk bilmeden büyümüştü ama çocukluğunda, kendisi yaşamamış olsa da eşitsizliğin en derin boyutunu Uganda’da, en katı biçimi yaşanan ırkçılığın izlerini Güney Afrika’da görmüştü. Bunların farklı boyutlarını, yaşadığı şehir New York’ta görüyordu.

Aydın bir Y kuşağı insanı olarak, dünyadaki gidişatın, değişim ve dönüşüm zorunluluğunun da ayırdındaydı. Kampanyasını bu gerçekler üzerine kurdu. Alışılmışın dışında bir kampanya yöntemi izledi. Hedef olarak ‘‘ücretsiz şehir otobüsleri, kamuya açık çocuk bakım hizmetleri, belediyeye ait ucuz marketler, LGBTQ hakları, kira sabitlemeli konutlarda kira dondurma, uygun fiyatlı konut sayısının artırılması, kapsamlı kamu güvenliği reformu ve 2030 yılına kadar 30 dolarlık asgari ücret’’ dedi. Kaynak olarak, şirketlere ve yıllık geliri 1 milyon doların üzerinde olanlara yönelik vergi artışını gösterdi...

Aynı zamanda, Gazze başta olmak üzere dünyanın başka yerlerindeki zulme, eylemci kimliğiyle karşı çıkmaktan geri durmadı.

Sonuç; yüksek katılımlı bir seçim, kendi partisinden çıkan bağımsız aday ile rakip parti adayının toplam oylarında fazla bir tercih oldu…

Mamdani’nin başarısını sadece, onun göçmen olmasına, ailesinin dini inancına, Y kuşağı mensupluğuna, sosyalistliğine, eşitsizlik ve zulme karşı bir eylemci kimliğine bağlamak doğru olmaz. O, eşitsizliği derinleştiren mevcut düzenin sürmesi için farklılıkları şeytanlaştırmaya çalışanlara, güçlü bir yanıttır.

Neoliberalizm ve sosyal demokrasi

1990’larda yükselişe geçip dünyayı saran neo-liberalizm (yeni liberalizm) dalgası, ne yazık ki söylendiği gibi insanlığa toplam refah artışı getirmedi; aksine eşitsizliği derinleştirdi, yoksulluğu çoğunluk aleyhine genişletti. İnsanlığın ürettiği zenginlik, toplumun çok küçük yüzdesini oluşturan bir kesimin elinde toplandı, toplanmaya da devam ediyor. Bunun siyasetten hukuka kadar bir dizi olumsuz yansımaları var. Diktatörlük eğilimleri artıyor, adalet sistemleri sarsılıyor, toplumlarda adalet algısı zayıflıyor.

Bu olumsuz gidişe karşı, dünyanın hemen her yerinde tepkiler oluşuyor. New York Belediye Başkanlığı seçimi, bu tepkinin en son ve somut örneğidir. Mamdani’nin başarısı, Pakistan asıllı ve İşçi Partili olan Londra Belediye Başkanı Sadık Han’ın (Sadiq Khan) söylemiyle, ‘‘Seçmenlerin belediye başkanlarını etnik ve dini azınlıklardan seçtiği, ‘korku ve bölünme’ karşısında ‘liberal, ilerici, çok kültürlü’ siyasetin bir zaferidir.’’

Mevcut ABD Anayasası’na göre, Mamdani ülke sınırları dışında doğduğu için devlet başkanı olamıyor. Ancak onun New York’taki başarısının Demokrat Parti’de ve ABD siyasetinde değişime yol açması kaçınılmaz görünüyor. Bu durum, sosyal demokrasinin yeniden yükselişi yönünde umutları artırırken, dikkatleri Mandani’nin zaferine çekiyor.

mustaydn@gmail.com