Komisyon ve adı

"...İlk adı “Terörsüz Türkiye” idi, sonra değiştirdiler ve “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi” yaptılar.Çok merak ediyorum, üyeler, milli dayanışmadan, kardeşlikten ve demokrasiden ne anlıyorlar?..." Oktay Pirim yazdı

Oktay Pirim

İlk adı “Terörsüz Türkiye” idi, sonra değiştirdiler ve “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi” yaptılar.

TBMM’de oluşturulan bu komisyon acaba sadece silahların bırakılması ve sonraki gelişmeleri mi konuşacak yoksa milli dayanışma kardeşlik ve demokrasi işine de el atılacak mı?

Ana muhalefet CHP masanın güvencesi olduğunu söylüyor. Mesela Cumhurbaşkanı’na bir dönem daha görev yapma yolunu açacak herhangi bir gelişmeye sıcak bakmadığını bile açıkladılar. Köprünün altından hangi suların akacağını kimse bilmiyor. Zaten oldum olası bazen kapalı hale getirilen bu tür komisyonların memlekete ne fayda sağladığını da kimsecikler öğrenebilmiş değil.

Neyse tabi konuşmak hiç konuşmamaktan iyidir. Karşı tarafın ya da tarafların ne düşündüğünü öğrenirsin. Varsa kafalarında cinlik anlamaya çalışırsın. Tuzak mı kuruluyor başka niyetler mi var bakarsın ona göre gardını alırsın.

Çok merak ediyorum, üyeler, milli dayanışmadan, kardeşlikten ve demokrasiden ne anlıyorlar?

AKP’liler kendi mahallelerindeki arkadaşlarıyla dayanışma içindeler. Bahçelerine kimselerin girmesine izin vermiyorlar. Muhalefet onlara göre ucube, varsa yoksa MHP. Yani Cumhur İttifakı dayanışma içinde dışarıdaki çoğunluk dayanışma dışında.

Hakeza CHP…

Onlar da sadece kendi aralarında dayanışıyorlar, ara ara garip kalmış diğer muhalefet partileriyle sıcak görüşme teması yapıyorlar, asıl dayanışma mitingler yoluyla halkla.

Yani ülkemizde dayanışma sadece adı olan ama kendisinden haber alınamayan bir kutuplaşmaya dönüşmüş durumda. Halk açısından bakıldığında da durum vahim. İktidar bocalayan gelirsiz gruplarla dayanışmayı mesela aklından geçiriyor mu, onları anlamaya, dertlerine çare olmayı düşünüyor mu meraktayım. Çünkü büyük çoğunluk kimsesiz ve garibandır, dayanışma dışındadır.

Özetle herkesin, her siyasal yapının, her ekonomik sınıfın bir dayanışma mantığı var ve kurallar bu mantığa göre işletilir. Yabancıları asla içlerine almazlar.

Gelelim kardeşliğe.

Herhalde komisyon kardeşlik konusunda ilerleme kaydedecektir, öyle temenni ediyorum. Kardeşlik kan bağından gelir. Olsun bu şart değil. Tüm yurttaşlar birbiriyle iyi geçinebiliyorsa, birbirlerini anlayabiliyorlarsa zaten kardeşlik kendiliğinden oluşmuş demektir. Soygun, vurgun, talan, maden sahalarına ve kıyılarına çökme, sahtecilik, aklınıza ne geliyorsa bunlar hep kardeşlik adına mı yapılıyor diye sorulsa fena mı olur. Kadınlar sokak ortalarında, evlerinde hep kardeşlik refleksiyle mi katlediliyor. Bu konulara kardeş kardeş bakabilir mi komisyon üyeleri.

Bir de demokrasi konusu var.

Demokrasi kendiliğinden yetişmez. Ekeceksin, suyunu, gübresini vereceksin, özenle büyüteceksin, doludan, fırtınadan koruyacaksın, köklü ağaç yapacaksın, dalları ve çiçekleriyle, hatta meyveleriyle sana mutluluk verecek. Herkesi güneşten koruyan bir şemsiye gibi gölgesinde tutabilecek insanları.

Şimdi bizde var mı diye soracaksınız.

“Var” diyorlar.

Var olmadığını iddia edenler var.

“fifti fifti” formülüyle izah edenler var.

“Yoksa sen zaten konuşamazsın” diyenler var.

“Peki varsa bazı farklı düşünce sahipleri niye dışarı da değil de içeride” diye sorusuna “Onlara iyi bakılıyor” diyenler var.

Var da var, çünkü demokrasi var!

Neydi komisyonun adı:

“Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi.”

Hadi bakalım, elinizden tutan yok!

oktaypirim@gmail.com