TELE 1'e 3 hafta önce Cuma günü kayyum atanmasının ardından, TELE 1'de Cumartesi günleri yayınlanan “Akdeniz Saati” adlı programımız da şaşırtıcı olmayan bir şekilde yayından kaldırıldı Akdeniz Saati'nde bölgemizin tarım, turizm sorunlarını ele alıyorduk. Ayrıca kültür, spor alanındaki gelişmeleri, çevre sorunlarını Türkiye gündemine taşımanın derdindeydik. Yayınlanmayan son programımızda Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin sanat direktörü Deniz Yavuz’u konuk etmiştik ve kendisi iki yıl önce festivalin iptal edilmesiyle sonuçlanan sansür krizinin fitilini ateşleyen Kültür ve Turizm Bakanlığı ile festivalde yeniden yol yürümeye açık olduklarını ifade etmişti. Kaderin cilveli halleri...
Evet, Şehir Plancıları Odası'nın yerel basının kıymetini bilerek, "kentlilik bilincine katkı" kriteri ile yerel basını tam da böyle bir dönemde ödüllendirmesi çok anlamlı. Programımız Akdeniz Saati’ni de ödüle layık görmeleri programda emeği geçen bizleri çok mutlu etti.
Türkiye toplumu, malum, hiyerarşik bir kültüre sahip ve bu doğal olarak medya yönetiminde de yansımasını buluyor. "İstanbul'a kar yağmadan memlekete kar yağmazmış" cümlesinin artık deyim haline gelmesi de bundan.
İstanbul'da, Mustafa Hoş yönetiminde Kanal 24'te yayın akışında her gün 2 kere 1 saatlik Yurt Haberler Bülteni vardı. Canlı bağlantılarla, farklı kentlerden ajans muhabirlerinin ya da kendi kurum muhabirlerimizin hazırladıkları bant haberleri aktarırdık. Ordu’da ilk fındık hasadına canlı bağlandığımız da olurdu, deprem gibi afetlerde yayından hiç çıkmayarak tüm haber yayınını sırtlandığımız da. Bir dönem bu bültenin ve kanalın yurt haberlerinden sorumlu editörlerden biri olarak görev yaptım. Yurt haber bülteninin, yerel haberin; yerelde güçlü sosyal ve bilgi paylaşım ağlarının oluşmasının öneminin kavrandığı nadir örneklerden biri olan bir yönetim anlayışının ürünü olduğunu söyleyebilirim.
Yıllar sonra Antalya'ya geldiğimde, bu sefer kendim yerel muhabir olarak çalışırken merkez medyadaki editörlerin yerele bakışında o 24 TV döneminde geliştirilen vizyonun kuruma ve kamusal alana getirdiği genişletici etkinin sağladığı avantajların farkında olduklarını söyleyemeyeceğim. Bu, sürekli kriz ve şoklar arasında salınım yapan ülke gündeminin yol açtığı bir körleşmenin ve mesleki deformasyonun da bir sonucu olabilir.
O mesleği deforme eden hiyerarşik anlayışın ve körleşmenin de zaman zaman konuşmalara sirayet ettiği örnekler de yaşadım. Merkezden sizi tanımayan bir editör, “İstersen anons çek, belki sen de bir gün İstanbul’a gelirsin, burada çalışırsın” gibi bir cümle kurabiliyordu ki, bilmiyordu ben İstanbul'dan Antalya'ya gelmiştim. Sanki mesleki kariyerde, tatminde en yüksek gelinebilecek yer İstanbul'muş gibi. Antalya’da bu mesleği icra eden herkesin hayalini İstanbul süslüyor kabulüne dayanan bir anlayış.
Oysa gelişmiş ülkelerde yerel basın çok kuvvetlidir. Yerel yönetimlerin kuvvetli olduğu yerlerde yerel basın da kuvvetlidir ve bu iki güç birbirini besler. Çünkü bize fakültede öğrettikleri gibi, insanın aslında haber olarak ilk dikkatini çeken , haberin kendisine mekânsal yakınlığıdır.
Antalya'da olan bir olay ile ilgili buraya merkezden muhabir gönderildiğinde, burada çalışan kurumun muhabirine haber verilmesine gerek olmadığını da duydu bu kulaklar. Oysa biz, mesleki adap olarak Ankara'dan, İstanbul'dan başka bir kente haber yapmaya gittiğimizde önce kentte kurumumuzun çalışanı, emekçisi arkadaşımızı bulur, mutlaka bir çayını içer, ön bilgiyi ondan alırdık. Çünkü yerelin dinamiklerini en iyi o bilirdi. Hiçbir şey uzaktan göründüğü gibi değildi.
Siyasi partilerde durum neyse, medyası da diğer kurumları da böyle. Türkiye'de merkez-çevre hiyerarşisi aşılamadıkça yerelde hem siyaset hem ekonomi hem de medya kurumlarıyla zayıf kalmaya ve merkezi etkilemek yerine merkezin uydusu olmaya devam edecek. Kalkınmaya da demokrasiye de özgürlüğe de giden yol yerelden yani önce ayağımızı bastığımız yerden başlıyor çünkü.
Bu ‘press’ ortamında kent bilinci üzerine kafa yoran bir meslek odası Şehir Planlamacıları Odası'na yerel basını bu ödülle kıymetlendirdikleri için teşekkür ederiz.
Kayseri, Trabzon ve Bursa’dan da bu ödülü alan meslektaşlarımı can gönülden kutlarım
Yaşasın Yerel Basın!