‘‘İçeride bir dava…’’

Pazardan gelmişim. Geçen yıl bu dönemde 20 liraya aldığım döküntü elmaya 50 lira, 8-10 liraya aldığım domatese 20 lira vermişim.

Tüm sebze meyvede aynı durumu görmenin yarattığı sinir bozukluğuna, sıcak ve nemli havanın bunaltıcılığı eklenmiş.

Torbaları mutfağa bıraktıktan sonra koltuğa uzanıp televizyonu açıyorum. Ekranda, pudralı suratına eğreti bir tebessüm yerleştirmek için dudakları gerilmiş, ağzı iki yandan çekiştirilen lastik bağ görünümü almış, omuzları ve göğsü kasılıp boynu hafif öne çıkmış bir muhterem konuşuyor.

Dünyanın bütün felaketleri gelip sadece bizi bulmuş da o yüzden sıkıntılar yaşıyormuşuz havasında bir konuşma.

‘‘Deprem bölgesine şu kadar harcadık, don vurdu, savaş çıktı’’ türünden bahaneler sıralayıp devam ediyor:

‘‘İçeride bir dava nedeniyle ortaya çıkan belirsizlik oluştu. Bütün olumsuzluklara rağmen sene sonu itibarıyla manşet enflasyonunun yüzde 30’un altına düşeceğine inanıyoruz. Enflasyonda hissedilebilir bir düşüş içindeyiz. Artık fiyatların, eskisi kadar etiketlerin yenilenmediğini herkes biliyor.’’

‘‘İçeride bir dava’’ dediği, CHP’li belediye başkanlarına ve CHP’ye açılan, yetkisiz mahkemelerde etkili kararlar çıkartılmaya çalışılan, her duruşmada hukukun temel ilkelerine yönelim umutlarının kırılarak hukuksuzluğun tescili niteliğinde hükümler verilen dava…

‘‘Hukuktan uzaklaşmanın neden olduğu olumsuzluklar’’ diyemiyor, ‘‘İçeride bir dava’’ diyerek geçiştiriyor.

Hukuksuzluğun tescili olan o davaların nasıl açıldığını, kararların nasıl verildiğini yakından bilen muhterem, hangi çekinceyle böyle konuşuyorsa ‘‘İçeride bir dava’’ diyor.

Pazardan gelen, etiketleri gören, neyin kaça çıktığını bilen benim.

Geçen yıl 500 lira olan yurt dışına çıkış har(a)cını önce 710 liraya, 9 Eylül’de de 100 (yazı ile bin) liraya yükseltmişler. Artış yüzde 100 olmuş…

O haracı ödeyecek olan benim.

Neymiş?

Enflasyon düşüyormuş, program işliyormuş; muş muş, mış mış…

Konuşan sıradan, döndürülen dolapları bilmeyen, görmeyen, anlamayan biri olsa, Aşık Veysel’in şiiriyle geçiştireceğim:

‘‘Aldanma cahilin kuru lafına

Kültürsüz insanın külü yalandır

Hükmetse dünyanın her tarafına

Arzusu, hedefi, yolu yalandır..’’

Fakat konuşan kişi; deprem fonundaki paralar sorulduğunda zeybek gibi kabararak ‘‘yollara harcadık’’ diyebilen, kamudaki şatafat harcamalarının ‘‘çerez parası’’ olduğunu söyleyebilen, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek…

İngiltere’den ekonomi mastırlı, ABD’nin Ankara Büyükelçiliğinde kıdemli ekonomist olarak çalışmış, dünyaca ünlü fonları yönetmiş biri.

Bilmem ki insan bu kadar eğilip bükülmeli mi?

mustaydn@gmail.com