Antalya'da uzun yıllardır u....turucu madde dağıtımcılarının ve bağımlılarının mahallesi olarak bilinen Zeytinköy son dönemde yeni Antalya Emniyet Müdürü Sabit Zaimoğlu'nun ziyaretleriyle yerel ve ulusal kamuoyunun yeniden dikkatini çekiyor. Uy...turucu maddeye erişim yaygınlaşırken, madde bağımlılarının tedavisinde AMATEM'in kapasitesi yetersiz kalırken, oğlunu madde bağımlılığından kurtarma mücadelesi sürecinde Zeytinköy'de madde bağımlılarının sesine dönüşen Hayriye Kılıç’ ı ve sayesinde tedavi sürecine başlayanlara tam da bu dönemde mikrofon uzatıyoruz.
“Ben bu mücadeleye çocuğum için başladım”
Zeytinköy’de yıllardır madde bağımlılığıyla mücadele eden Hayriye Kılıç, bu sürecin kendi ailesindeki yıkımla başladığını anlatıyor. Kılıç, çocuğunu bu bataktan kurtarma çabası sırasında mahallenin gerçeklerini, satıcı ağlarını ve bağımlıların yaşadığı çaresizliğe yakından tanıklık etmiş.
Kılıç, süreç içindeki dönüşümünü“ Anladım ki mücadeleyi sadece kendi çocuğum için değil, bütün çocuklar için bir şey yapmak zorundayım” diyen Kılıç, mahallenin sokaklarını dolaştığını, bağımlılarla konuştuğunu ve ailelerle temas kurduğunu belirtiyor. “Benim mücadelem evden çıktı, mahalleye yayıldı. Çünkü bu iş sadece bir evin değil, bütün mahallenin, bütün kentin meselesi” sözleriyle ifade ediyor.
Madde çeşitleri arttı, erişim kolaylaştı
Hayriye Kılıç ile yolları kesişen ve şu an tedavi aşamasında olan adını vermek istemeyen bir bağımlı ise Antalya'da maddeye erişimin ucuzladığını ve kolaylaştığını belirterek, şu bilgileri aktarıyor:
“2010'da hiçbir yere girip alman mümkün değildi. Girerken telefon, saat, motor hepsini alırlardı elimizden. Ama şu an manav tezgâhı açar gibi tezgâh açarlar. Sen bana gel, sen bana gelmeden oraya gittin… O kadar kavga var yani şu an. O kadar rahat her şey. Birkaç madde vardı, şimdi üzerine maddeler eklendi., 100 liraya alabileceğin üzerinde bağımlılık yaratan madde sıkılmış peçeteler var. Baraj Mahallesi'nde yok, her şey yok. Habipler var, Zeytinköy'de var. Cihadiye'de, Pınarlı'da var ama en yaygın olarak bu Zeytinköy. Barajın her yerine gidip soramazsın mesela, burada sorabiliyorsun.”
"Başkasından sigara ikram almayın"
Kılıç ise uyarıyor: "Birkaç madde vardı, üzerine farklı maddeler eklendi. Herkes kimyager oldu. Bilmediimiz, tanımadığımız, adını duymadığımız maddeler çıktı ortaya. Peçeteye sıkılanlar var, sigaranın içine yerleştirirler, anlayamazsın. Bu yüzden kimsenin sigara ikramını kabul etmemek lazım" ve dağıtım noktalarında kendi tespitlerini şöyle aktarıyor: Habipler de kağıt , A4, AM uç tütün değimiz tütün vardır, Zeytinköy'de tüm maddeler var, k...n hariç. K....n, Hurma'da var, Lara'da var. Zeytinköy'de k...in yok."
"Zeytinköy'de her gün birkaç kişi ölüyor"
Türkiye'de madde bağımlılığı nedeniyle ölümler konusunda sağlıklı bir istatistik tutulduğuna inanmadığını söyleyen Kılıç, ölüm sebebinin 'kalp krizi' olarak kayıtlara geçtiğini belirterek, madde bağımlılığından ölümlerin resmi istatistiklerin ötesinde olduğunu şu sözlerle savunuyor: "Kanallarda ölüyorlar. Parasız kalıyor, kablo çalmaya giriyor ölüyorlar. Zeytinköy ceset dolu. Hem canlı hem ölü ceset. Orada biri ölse, 3 gün kaldırımda kalsa kimse bakmaz. Kimsenin umrunda değil. Uyuyor derler. İnsanlar içici. Korkarlar ihbar etmeye, polis çağırmaya. Her gün bir iki kişi ölüyor. Bu toplumun haberi olmuyor. Çünkü onlar insan sınıfından çıkarılmış. İnsanlar basit konuşuyor 'Ne yapalım içmesinler". Yarın senin kapını çalmayacağını nereden biliyorsun. Bir komşunun, yeğeninin kapısını çalıyor"
"Zeytinköy'de hakim, savcı da gördüm, komiser çocuğu da"
Satıcıların özellikle “kendilerini korumak için polis ve öğretmen çocuklarını bağımlı yaptığını” belirtiyor ve bunun mahallede bilinen bir yöntem olduğuna dikkat çeken Kılıç, bağımlılığın bir altsınıf meselesi değil, herkesin meselesi olduğuna ise şu sözlerle dikkat çekiyor: "Ben bunların içinde avukatlar gördüm, savcı gördüm, hakim gördüm, milletvekili çocukları gördüm. Eski belediye başkanı gördüm. Ben bunları gördüm. 10 tane dil bilen, 3 üniversite mezunu insanlar gördüm. Karı koca öğretmen ikisi de bağımlı. Karısı hemşire, kocası doktor. Bu fakir kesim olayı değil. Pahalı madde içenler, para verip içiyorlar ,paraları bitince başlıyorlar düşmeye. Son durak Zeytinköy. Diğerleri evindeki eşyayı satıyor, çalıyor çırpıyor. Kadınlar kendini pazarlıyor, erkekler de başında sevgilisi adı altında onları kullanıyorlar"
"AMATEM'in tedavi başarısı yok"
TÜİK verilerine Türkiye'de 2 milyonu aşan madde bağımlısı bulunurken buna karşılık AMATEM'de yatak kapasitesi 706 olarak kayıtlarda geçiyor.
Şu an tedavi aşamasında olan ismini vermek istemeyen bir bağımlı AMATEM'deki tedavi süreciyle ilgili deneyimlerine dayanarak "Hastane ortamında kurtulmuş tanıdığım yok. Ben 8 yıldır kullanıyorum, AMATEM'e gittim, kurtulamıyor. Orada çok ağır bir hap veriyorlar. Şu an kaydım var, şu anki tedavi sistemleri, günlük sabah akşam hapı veriyorlar, uyuşuk duruyorsun. Bunu oradaki yetkililere söyledim. İlk giren 3 kişi, detoksa girenle beraber kalıyor. Onların da aklını alıyor" değerlendirmesini yapıyor.
Kendi oğlunu bağımlılıktan kurtaran Hayriye Kılıç da "Ben AMATEM tedavisi kabul etmiyorum. Oradaki tedavi için çalışan doktorlara lafım yok. uyuşturucuyu bilmeyen tedavi edemezsin. AMATEM'deki doktor, e..n bağımlısı olmadığı için bilemez. AMATEM çok büyük bir pazar. AMATEM'de A4 kağıdını götürüyor, bayılıyor. S....n adlı hapla tedavi etmeye çalışıyor . Er..n bağılmısı olarak gdiiyor S...xon bağımlısı olarak çıkıyor. AMATEM'in başarısı yok. Milyonda bir başarı vardır, o da kendi iradesidir. Var olanlar kapatılmasın, zaten yetersiz sayısı.AMATEM'e yatman için zaten level atman lazım, ağır bağımlı olman lazım." yorumunu yapıyor.
"Eşekten düşenin halini eşekten düşen anlar"
Kılıç, hem ücretsiz hem ücretli merkezler konusunda ailelerin bilgisiz olduğunu, doğru yönlendirme yapılmadığını söylüyor. Ücretsiz kamu merkezlerinin yanı sıra, maddi gücü olanlar için özel kliniklerin bulunduğunu, ancak çoğu ailenin bundan haberi olmadığını anlatıyor. Kılıç AMATEM'den farklı olarak bu merkezlerde çalışanların daha önce bağımlı olan ve bağımlılıktan kurtulan insanlar olduğu bilgisini vererek "Eşekten düşenin halini eşekten anlar" diyor.
Hayriye Kılıç’ın aktardığına göre Türkiye’de üç büyük ücretli kamp tipi rehabilitasyon merkezi bulunuyor: Empati Kampı, Çorum’daki “Yeni Bir Sen” merkezi ve Kaz Dağları’ndaki “Kurtuluş Vakfı”. Her merkezin sisteminin farklı olduğunu belirten Kılıç, özellikle bazı kurumların her bağımlıya uygun olmayabileceğini dile getirdi.
Bu merkezlerde uygulanan yöntemin tamamen ilaçsız olduğunu vurgulayan Kılıç, “Vitamin ve savunma detoksu yapıyorlar. Üç ay boyunca mineral ve vitamin desteğiyle vücuttan tüm pisliği attırıyorlar. İlaç kesinlikle yok, sıfır ilaç” dedi. Merkezlere kabulde sıkı arama yapıldığını belirten Kılıç, “Üstünde Suboxone ya da benzeri bir ilaç varsa içeri alınmaz. Hiçbir şekilde riske girmezler” ifadelerini kullandı.
Ücretli merkezlerin fiyatları hakkında da bilgi veren Kılıç, “Bazısı 75 bin, bazısı 80 bin lira civarında” dedi. Öte yandan İstanbul’da eski bağımlılar tarafından kurulan iki farklı “Ayık Yaşam” merkezinin tamamen ücretsiz olduğunu hatırlattı. Bu merkezlerin bağışlarla ayakta durduğunu belirten Kılıç, “Ücretli olanlar bağış almaz, sadece hastadan ücret alır. Ücretsiz olanlar ise tamamen gönüllülükle yürür” diye konuştu.
Kılıç’ın verdiği bilgilere göre ücretsiz hizmet veren kurumlar arasında Liman Ayık Yaşam Derneği, Hayata Destek Derneği, OBAM (kadınlar için), Kırık Derneği ve Huzur Derneği bulunuyor. Bunların sadece Hayata Destek Derneği Kocaeli Belediyesi'nden destek alırken, Adana Osmaniye'de OBAM ise Adana Valiliği'nden destek alırken, bu kurumların pek çoğu bağışlarla kamu desteği olmaksızın ayakta kalıyor. Antalya'da Liman Ayık Yaşam Derneği'nin bir şubesi dışında bir sivil bağımlılıktan kurtulma destek merkezi bulunmuyor.
Tedavi sürelerinin değişmediğini, her merkezde en az üç ay olduğunu vurgulayan Kılıç, oğlunun yaşadığı dönüşümü anlatırken, “Sakalları bile beyazlamıştı; üç ay sonra simsiyah oldu. O kadar etkili bir detoks uygulanıyor” diye konuştu.
Kılıç ücretli merkezler arasında Empati Kampı, Çorum’daki “Yeni Bir Sen”, Kaz Dağları’ndaki “Kurtuluş Vakfı”nı sayıyor. Bu kurumların ücretleri aylık ortalama 70 bin ile 80 bin TL arasında değişiyor.
Yeni Emniyet Müdürü'nün Zeytinköy ziyaretleri
Bağımlılık tedavisi gören Serhat, Habipler Mahallesi'nde yaşıyor ve u...ucu madde satışı ile ilgili güvenlik görevlilerin çalışmalarını şu sözlerle değerlendiriyor: "Bekçi artist, Bekçi'ye diyorum, bak diyorum karşıda satıyorlar, bana "Git işine" diyor. E o zaman ben de satayım. Niye akşama kadar çalışayım ki. Biz askerlerle giriyoruz ya, Irak'a, Suriye'ye giriyoruz, gücümüz büyük ya devlet olarak, Zeytinköy'e niye giremiyoruz"
"İnsana yaklaşmayı bileceksin, bir ordu adamla yürümekle olmaz"
Kılıç ise Emniyet Müdürü'nün Zeytinköy ziyaretlerini "Bir saat önceden bekçi gidiyor, polis gidiyor. Bütün o yollar temizleniyor. Bağımlıları döve döve deliklere sokuyorlar. Siviller ayrı telsizler ayrı çalışıyor. Neymiş Emniyet Müdürü Zeytinköy'de. Gelsin benim yanımda gezsin Zeytinköy'e. Bir çocuğa dokunsun, birine bir tas çorba versin. Değiştirsin kıyafetini Bir bağımlı Emniyet Müdürü'nü takip etmiyor. "Bir ordu adamla Zeytinköy'ü geziyorum, burayı güzel yapacağım" ile olmuyor. Gelsin, bir ordu adamla değil gelsin sivil korumalar dağılsın çevreye. Neden korkuyorsun. Beni niye öldürmüyorlar. Benim yanımda giden kimseyi öldürmediler. İnsanlara yaklaşmasını bileceksin. Yolda bir ordu adamla yürümekle olmaz. Dokun, onun pis elini bir sık, koksa da bir omzuna dokun bir yanındayım diye bir dokun, hissettir, yanındayım ben senin de. Böyle olmuyor bu işler" sözleriyle değerlendirirken Antalya Valisi'nin kendilerine verdikleri bağımlı tedavi merkezi sözünü hatırlatıyor: " Valimiz söz verdi, "Bizim paramız da yerimiz de var" dedi, bir sene geçti hâlâ bir şey yok. Valinin görevi açılıştan açılışa gitmek değildir. O buranın Cumhurbaşkanı gibidir. Ağzından çıkan kanun gibidir. Sokakta, mahallede icraat görmek istiyoruz.”