Gerçeği yansıtmamaktadır

Hatırladıklarım bunlardı. “Gördüklerinize asla inanmayın. Gerçeği yansıtmamaktadır.” diye gökten gelen gür bir sesle kan ter içinde uyandım. Keşke uyanmasaydım.

‎Sizleri bilmem ama ben yılda bir, bilemediğiniz iki rüya görürüm.

Nedense bu rüyalar askerlikle ilgili olur. Askere gitmemişim güya. Kan ter içinde uyanır hemen koşar yedek subay terhis belgeme bakar rahatlarım.

Geçenlerde askerlik rüyasının aksine bu kez ülkemle ilgili farklı bir rüya gördüm.

Öyle bir ülke haline gelmişiz ki ne yoksulluk var ne enflasyon ne alavere dalavere, hatta suç kalmadığı için bütün kolluk güçleri lağvedilmiş, savcılıklar ve mahkemeler kapatılmış. Tımarhane ve cezaevi de yok. Çünkü akıl sağlığı ve suç diye bir kavram ortadan kalkmış. Kadınlar ara ara herifleri dövüyor ama bu sevginin belirtisi kabul ediliyor.

Rüşvet, yolsuzluk ve soygun gibi kavramları hatırlayana asla rastlanmıyor. O kadar zenginlik içinde kime vereceksin ki rüşveti ya da niye yapacaksın ki yolsuzluğu ve soygunu.

Bolluk ve bereket fışkırıyor her yerden.

Kimse çalışmıyor, onların yerine robotlar iş görüyor. Tarlalara tohumları ve fideleri robotlar yerleştiriyor, sulamayı insansız hava araçları yapıyor, ihracatı yine yapay zekalı robotlar yapıyor, çiftçiler sadece ihracattan gelen paraları topluyor.

Fabrikalar da aynı mantıkla işliyor, içinde adam yok ama üretim tam gaz.

Ürettiğimiz her ürün için ABD başta olmak üzere Avrupa Birliği, Rusya hatta Çin bile yalvar yakar yapıyor.

Her emekliye devlet bir limuzin hatta Ferrari veriyor ama onların binecek mecalleri olmadığından kapılarının önünde saksı olarak kullanılıyor.

Devlet sadece 150 kilodan az cılız insanlara o da moral ve motivasyon olsun diye dikkate alınmayacak destekler sağlıyor.

Her şey lüks ve şatafat, yüzme havuzlu villalar, lüks yatlar, arabalar…

Hatta tüm yollar yürür hale getirilmiş durumda. Ahali üzerine binip her yere gidebiliyor. Uçan trenler var mesela, uçaklar bedava.

Alışveriş kavramı ortadan kalkmış. Zihin okuyan bir sistem geliştirilmiş, ihtiyaca göre istediklerin şak kapıya getiriliyor. Tabi ki robotlarla. İstersen yemek.

Ormanlar o kadar çoğalmış ki, popülasyonu korumak için bazen de ısınmak hatta zevk amacıyla kontrollü olarak yakılıyor sadece.

Her gece fener alayları düzenleniyor.

Hatırladıklarım bunlardı. “Gördüklerinize asla inanmayın. Gerçeği yansıtmamaktadır.” diye gökten gelen gür bir sesle kan ter içinde uyandım.

Keşke uyanmasaydım.

oktaypirim@gmail.com