Biz dışarıdakiler

86 milyonluk ülkemizde içeriye girmemiş, girme planına dahil edilip edilmediği belli olmayan, nefes alıp vermeye çalışan dışarıda hala epey insan var, şükürler olsun!

Ama mevcut siyasal ve ekonomik koşullar nedeniyle dışarıda kalan bu insanlardan kaçının sağlıklı olduğunu bilmiyoruz. Kafa karışıklıkları, zihinsel değişimleri, bilinç bulanıklıkları, bulundukları yerleri “Burası da neresiydi acaba” gibi algılamaları, tuhaf halüsinasyonlar yaşamaları, dikkat bozuklukları ve uyku sıkıntıları var mı bire bir araştırma yapılmadığı için net bilgilere de sahip değiliz.

Ne var ki, Antalya’da sokaklarda dolaştığım zaman kendi kendine konuşanlara, hedefsiz yürüyenlere, sanat eserine bakıyormuş gibi tuhaf apartmanlara diktiği gözünü dakikalarca oradan ayırmayanlara rastlayabiliyorum.

O zaman kendime soruyorum:

“Bunlar mı acaba”

Banklarda oturmuş ne olur ne olmaz diye yanında taşıdıkları naylon poşetleri elleriyle sıkıca tutan, nereye ne için baktıkları anlaşılmayan gruplar da görüyorum çeşitli zamanlarda ve teşhisimi koymaya çalışıyorum:

“İşte onlar galiba…”

İşin sevindirici yanı dışarıdakilerin şimdilik zararsız ve sessiz olmaları.

Eğer iş zıvanadan çıkarsa zaten ne tımarhane yeter ne de cezaevi.

Bilinler bilir, deli gömleği İngiltere’de icat edildi. Amaç üzerinde bu gömlekten bulunanları diğer deli olmayanlardan ayırmak ve çevrelerine zarar vermelerini engellemekti. Bugün hala benzeri gömlekler bizim psikolojik tedavi merkezlerinde kullanılıyor mu, açıkçası bilmiyorum.

Bu gidişatın durdurulması için mutlaka bir şeylerin yapılması lazım. Tımarhanede tedavi gören hastaya “içeride kaç kişisiniz” diye sorulunca “Siz dışarıda kaç kişisiniz” yanıtını bilirsiniz. O nedenle bizlerin kurtarılması lazım. Yoksa ne nüfus kalacak ne de milli birlik ve beraberlik ruhu.

Peki ne yapmak lazım. Akıl akıldan üstündür malumunuz. Herkes kendine göre zekidir. Bendeniz bu nedenle kıt aklımla naçizane basit bir öneride bulunmak istiyorum, kusura bakmayın.

Malum dünya yapay zekâ olayıyla çalkalanıyor.

Herhangi bir görüşe ihtiyacınız mı var, yazıyorsunuz, küresel veri tabanlarını tarıyor ve size en iyi sonuçları getiriyor.

Bununla da sınırlı değil, eskimiş fotoğraflarınızı hareketli hale dönüştürebiliyor, gelecek için tahminler yürütüyor, fabrikalardaki üretim araçlarını kontrol ediyor, yazdığınız komuta göre size görsel ya da yazılı belgeler oluşturabiliyor.

İşte bu teknoloji harikasının halkın yararına devreye sokulması taraftarıyım.

Gelen tüm kötü haberleri anında olumluya çevirerek mutluluk hormonlarını güçlendirmesi için.

Mesela “emekliler geçinemiyor” diye bir haber internete düşerse yapay zekâ hemen müdahale edip “Saçmalamayın, emekliler harika yaşıyor, dimdik ayaktalar” şeklinde düzeltme yapsa fena mı olur.

Ya da “içeride çok adam var” haberlerine yapay zekâ “hayır, onlar bizim misafirlerimiz ve tatillerini farklı bir mekânda geçiriyorlar. Üstelik her şey dahil sistemi ” müdahalesini yapabilir.

“Hayat çok pahalı, enflasyon ne zaman düşecek” haberleri mi çıkıyor ya da çıkıyor gibi görünüyor, anında yapay zekâ devreye girip “yıllardır sabrediyorsunuz biraz daha gayret, sonunda bolluk ve bereket gelecek. Belanızı mı istiyorsunuz kardeşim” düzeltmesiyle dışarıdakilerin moral ve motivasyonunu sağlayabilir.

Görülüyor ki, her şeye karşın yine de çözüm bulabilmek mümkün şu fani dünyada, yeter ki moralinizi bozmayın ama bir kenarda gömlek paranız da mutlaka bulunsun.

oktaypirim@gmail.com