‘Bir umudum sende!..’

CHP kurultayı davası, CHP’li belediyelere yeni operasyonlar, AKP’nin anayasa komisyonu, haziran ayı enflasyonu ile maaş zamları, ne olduğu ve nasıl olduğu tam açıklanmayan 12 şehit haberi, İletişim Başkanlığı’na yeni baş, terör örgütü PKK’nın silah imha(!) şovu…

Gündemdeki değişim hızı baş döndürüyor ama CHP ‘‘eylemleri’’nin öncülüğündeki muhalefet yükselişini gölgeleyemiyor.

Siyasi taraftarlıktan beslenen biri değilseniz, siyasi cepheleşme içinde yer almıyorsanız, olaylara eleştirel gözle bakabiliyorsanız toplumdaki görüntü şöyle:

Bir kesime göre ülke havalandı, ‘‘dış güçler’’ sapanla vurmazsa hiç sendelemeden, konmadan uçuyor. Gerektiğinde dünyaya ayar veriyoruz. Bu kesimde sistemden beslenenler var; cukkayı kapıp zenginleştikçe ülkenin de zenginleştiğini sanıyor. Yine sistemden beslenip her şeyin farkında olanlar var; onlar küplerini doldurmaya, saltanatlarını sürdürmeye bakarak mevcut düzene alkış tutuyor. İdeolojik pencereden bakan, sorgulama yetisi sınırlı bir kesim de söylenenlere samimiyetle inanıyor.

Bir kesim göre ülke tökezliyor; ekonomi raydan çıkmış, hukuk gukuk olmuş, herkes yetkisi ölçüsünde tuttuğunu öpüyor, yağma düzeni hakim. Dış politika yer ile yeksan.

Bunların dışında bir şeylerin ters gittiğini hisseden, her pazara çıktığında, markete girdiğinde fiyatlara bakıp ‘‘bu kadar da olmaz’’ diye kafa buran bir kesim var. Genelde haline şükreden, ancak gelir dağılımı bozukluğu derinleştikçe alım gücü düşen bu kesimin mevcut düzenden hoşnutsuzluğu arttıkça, muhalefet güçlenip büyüyor.

Bu değişim karşısında, mevcut düzenin kazanan tarafı kazanımlarını sağlama almak istiyor. Bunun yolunu da ne pahasına olursa olsun, iktidarının sürmesinde görüyor.

Anayasada kendimizi ‘‘demokratik sosyal hukuk devleti’’ diye sıfatlandırmışız ama ülkede demokratikleşememe sorunu var. Hukuk, temel insan hakları başta olmak üzere pek çok konuda güven vermekten uzaklaşıyor; hukukun üstünlüğü üstünler hukukuna dönüşüyor. Sosyal devletin sosyalliği aşınmış; gelir ve servet eşitsizliği derinleşiyor, yoksulluk artıyor.

İktidarın sürebilmesi için, kötüye gidişi tersine çevirme sözü veren ve günden güne kendilerine ilgi artan kadronun dağıtılması, güçlenen muhalefetin kırılması gerekiyor.

Bu yazıyı noktalarken, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, operasyon çekilen Manavgat Belediyesi’ndeki rüşvet iddiasının CHP’ye yönelik kumpas olduğunu, kumpasın nasıl kurgulandığını anlattı, ellerinde bu kumpası kanıtlayan görüntüler bulunduğunu açıkladı.

Yaşamın devamlığı, değişen koşullara uymaya, iyiye doğru evrilmeye bağlıdır. Bu topraklar bunun en iyi tanığıdır. Tüm oyunlara, operasyonlara karşın yılmamak, yıkılmamak, mahzunlaşmamak gerekiyor. Ahmet Arif’in ‘‘Ben Anadoluyum’’ şiirinde dile getirdiği gibi…

‘‘Beşikler vermişim Nuh'a

Salıncaklar, hamaklar,

Havva Ana'n dünkü çocuk sayılır,

Anadoluyum ben,

Tanıyor musun?

Öyle yıkma kendini,

Öyle mahzun, öyle garip...

Nerede olursan ol,

İçerde, dışarda, derste, sırada,

Yürü üstüne - üstüne,

Tükür yüzüne celladın,

Fırsatçının, fesatçının, hayının...

Dayan kitap ile

Dayan iş ile.

Tırnak ile, diş ile,

Umut ile, sevda ile, düş ile

Dayan rüsva etme beni.

Gör, nasıl yeniden yaratılırım,

Namuslu, genç ellerinle.

Kızlarım,

Oğullarım var gelecekte,

Her biri vazgeçilmez cihan parçası.

Kaç bin yıllık hasretimin koncası,

Gözlerinden,

Gözlerinden öperim,

Bir umudum sende,

Anlıyor musun?’’