Antalya Haber

Antalya Arkeoloji Müzesi’nin Mimarı Tekeli: Koruyun, güçlendirin, yıkmayın

Antalya Arkeoloji Müzesi’nin yıkımı gündemde. Yapının mimarı Doğan Tekeli, “Bu yapı mücevher kutusu gibi, yerinden ve işlevinden doğmuş özgün bir eser” diyerek çağrıda bulundu: Koruyun, güçlendirin, yıkmayın.

Antalya Arkeoloji Müzesi’nin yıkılacağı ve içerisindeki eserlerin taşınmasına başlandığı yönündeki haberlerin ardından, yapının mimarlarından Doğan Tekeli açıklamalarda bulundu. Tekeli, Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) Türkiye Milli Komitesi tarafından çevrim içi düzenlenen bir toplantı kapsamında konuştu.

1952 yılında İTÜ’den yüksek mühendis mimar olarak mezun olan ve 1954’te sınıf arkadaşı Sami Sisa ile birlikte mimarlık bürosunu kuran Tekeli, Antalya Arkeoloji Müzesi’nin proje sürecinden uygulamaya kadar olan hikâyesini detaylarıyla anlattı.

"Yarı açık bir avlu fikriyle projeyi düzenledik"

Tekeli, 1974 yılında yayınlanan ilk kitaplarında Antalya Arkeoloji Müzesi’nin tasarımını ortaya koyduklarını belirtti. Müzenin konumlandığı çevre ve kentle ilişkisi, işlevi, ziyaretçi akışı ve iklim koşulları gözetilerek özgün bir yapı üretildiğini ifade etti.

“Yapıyı kuzeydoğuya açılan bir şekilde düşündük. Müze işlevinin nasıl görüleceğini, ziyaretçinin nasıl bir senaryo içinde müzede gezip dolaşacağını düşündük. Yarı açık bir avlu etrafında binaları topladık. Bu avluda koridorlar var. Bu koridorlardan müzenin seksiyonlarına girilebiliyordu. Tarih öncesi dönem, heykeller, mozaikler, etnografya, yazılar bölümleri bir düzen içinde çevrelenmişti.”

"Müze projesinde Beydağları'na uygun bir silüet olsun istedim"

Tekeli, Antalya Arkeoloji Müzesi'nin mimari projesini nasıl tasarladığını şu sözlerle anlattı:

“ Müzenin bir yatay plaklar sistemi ile örtülmesini düşündük. Bu yatay görünüş ve akışkanlık kazandırıyor. Beydağları önünde yatay bir silüet sağlıyor. O yıllarda yapılarda klima söz konusu olmadığı için doğal havalandırmayı sağlayacak bir sistem düşünüldü. Burada iklim, güneşlenme çevre ilişkileri, işlev hep beraber düşünülerek bir mimari bütün yaratılmaya çalışıldı. Bu proje bence gördüğümüz diğer örneklere nazaran özgün bir nitelik taşıyor. Bir defa dünyadaki hiçbir müzeye benzemediği gibi yerinden doğan bir mimari ifadesi var. Verilen program o zaman büyüklükleri, salonları idare tarafından tayin edilmiş büyüklükle yapıldı. Binanın genişletilmesi o yarışmada istenmediği için bir bütün mimari formu içinde ifade etmeye çalıştım." dedi.

Müze, mimari projesine birebir uygun inşa edilmedi

Yapının yapımında bazı değişiklikler yapılmasına rağmen orijinal projeye büyük oranda sadık kalındığını belirten Tekeli, "Binanın mesleki kontrolünü Bayındırlık Bakanlığı yarışma şartnamesinde olduğu halde bize vermedi. Antalya Bayındırlık Müdürlüğü elemanları bize de sormadan, yer yer kendilerine göre değişiklikle yaptılar. Özgün halinden hafifçe uzaklaşmış oldu yapı. Yine de 1974’te yapımından sonra yerinden çektirdiğimiz fotoğraflardan düşündüğümüze yakın olduğunu görüyorum" değerlendirmesini yaptı

"Yıkım haberini gördüm, şok oldum"

Tekeli, yapımında imzası olan müze binasının yıkımından nasıl haberdar olduğunu şöyle anlattı: “Cumhuriyet Gazetesi’nde gördüm. Baktım Antalya Müzesi yıkılıyor. Şok oldu benim için. Antalya Müzesi’nin benim portfolyomda özel bir yeri var. Metin Hepgüler ve Sami Sisa'nın de payı var. Bu iki arkadaşım olmadığı için sahipliği üstlenmek bana kaldı. Bir mimari eserin, kullananlar tarafından, ziyaretçi, sahipleri, toplum tarafından benimsenmesi mimarı için son derece mutluluk verici. Diğer yıkılan yapılarımız böyle bir mutluluğa mazhar olmadı. Antalya Müzesi yerinden doğmuş, işlevinden doğmuş bir özgün yapıdır. Dünyadaki hiçbir müze ile benzerliği yoktur. Buraya mahsustur. Cumhuriyet döneminde yapılmış diğer müzelere bakınca, bunun farklı bir yeri olduğunu gördüğümü söylemek mecburiyetindeyim. Kuzgun’a belki yavrusu güzel görünür ama tarafsız mimar gözüyle de bakıyorum, özgün bir yapı. Bu yapıyı mücevher kutusu gibi görünüyorum. Bu yapının korunmasını arzu ediyorum.Bu yapı bir usulü bulunup korunursa, güçlendirilerek yapılırsa, Antalya için, Türk toplumu ve Türk mimarisi için bir kültüre sahiplik örneği olacaktır.”

"Restore edilerek korunması daha az maliyetli olur"

Tekeli, müzenin restore edilerek korunabileceğini belirtti, yeni bina için hazırlanan 2,5 milyar TL’lik bütçeye karşılık mevcut yapının 100 milyon TL’ye güçlendirilebileceğini vurguladı. Kültür Bakanlığı’na çağrıda bulundu:

“Sırf böyle bir örnek için Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı bu külfeti kabul etmez mi? Başka bir arsada yeni bina yapılır. Burada müze olarak, başka bir işlev olarak, müzenin bazı kısımlarını içererek kullanılabilir.”

"Yeni müze projesini çizen arkadaşlarla görüştük"

Yeni müze projesi için düzenlenen yarışmaya ilişkin de konuşan Tekeli, ne yıkım kararında ne de yeni tasarım sürecinde kendisine danışılmadığını söyledi. Binanın arşiv projelerinin kendisinden istenmesi sürecinde yaşananları da şöyle aktardı: Merdiven altında buldum projeyi. O projelerin bana ödünç verilmesi için noterden tasdikli taahhütname istedi müze idaresi benden. Ve yine merdiven altına mı koydular acaba projeyi?”

"Bir bina yıkılıp yarışma açılıyorsa o eserin sahibine haber verilmesi gerekir"

Yıkım haberlerinden sonra yeni müze binasının yapımı için yarışmayı kazandıklarını söyleyen iki gencin kendisini ziyaret ettiğini aktaran Tekeli, " Arkadaşlar binanın bizim olduğunu başlangıçta bilmediklerini, bina için proje yarışması açıldığını 11 proje geldiğini, o projelerden kendilerininkinin beğenildiğini ve projeyi çizdiklerini söylediler. Sizin projenin esaslarına benziyor, sirkülasyon şeması gibi özellikleri dediler. Ben onlarla konuştum. Bazı şeyler önerdim. Sizinle tekrar görüşeceğiz dediler, ayrıldılar. Türkiye’de işler anlaşılan böyle yürüyor. Arkadaşlarımızdan bir daha ses çıkmadı. Tekeli biraz da sitemle 'Bir bina yıkılacaksa ve yerine yenisinin yapılması için bir yarışma açılıyorsa usulen o binanın, eserin sahibi bu yarışmadan haberdar edilir, böyle bir yarışmadan haberim olmadı" dedi